8.6 C
İstanbul
28/11/2024
Türkiye'den

Yağlayıcılar ve biyoçeşitlilik

Yaşam döngüsü boyunca, yağlayıcı üretimi-taşınması-tüketimi ile atık yağ yönetiminde yağın saçılma, sızma ve dökülmesi sonucunda oluşan toprak ve su kirliliği, gezegenimizin biyoçeşitliliğini tehdit eden hususlardan biridir. Yağlayıcıların büyük kısmı hidrokarbon bileşimleri gereği doğada bozunmaz ve türlere etki ederek ekosistemde kalır. Bu nedenle öncelikle orman, milli park ve doğal sit alanlarında “Biyobozunur Yağlayıcı” kullanılması ve tüm yağlayıcıların doğal hayatla birebir etkileşmesinin önlenmesi ciddi öneme sahiptir.

 

Yağlayıcının fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkileri doğada, insan sağlığı ile gezegenimizdeki türlerin sürdürülebilirliğinin karşısındadır. Yağlayıcının çevreye verilmesinin olumsuz etkileri çevre toksikolojisinde insan sağlığı açısından tehlike ve risk olarak değerlendirilir. Ekotoksikolojide ise yağlayıcının yaratacağı ekolojik tehlike biyoçeşitlilik odak alınarak incelenir. Yağlayıcı toprak ve/veya suyla etkileştiğinde kara ve su ekosistemlerini etkiler, doğayı, biyoçeşitliliği tahrip eder. Bu nedenlerle yağlayıcı ve atık yağlayıcının “Ekotoksikolojik Etkileri” çok mühimdir. Yağ üreticileri ve atık yağ işleyenler (yeniden rafinasyoncular) için “Ekotoksitite Değerleri” takibi önemlidir. Yağlayıcının biyobozunurluğu ve ekotoksititesi eşgüdümde değerlendirilerek ekotoksikolojik etkiler en aza indirilmeli, hatta hiç etki yaratılmamalıdır. Bu noktada, denize dökülmüş yağın bir su samurunun üstünü kaplamasını ve yağlayıcının besin zincirimize katılma sorununu gözümüzün önüne getirmek iyi olacaktır.

 

Genel görüşe göre 13 milyon olan bitki, hayvan, mikroorganizma olarak tanımlanan gezegenimizdeki çeşitliliğin 1 milyon türü giderek yok oluyor. Her biri yaşamımızı benzersiz güzel ve işlevsel kılan biyoçeşitlilik tehlike altında. Su ve kara ekosistemlerinin onarılması, yenilenmesi ve korunması gerekiyor. Bozulma 3,2 milyar insanın refahını zedeliyor. Bu yıl 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde “Çözümlerimiz Doğada” diyerek biyoçeşitliliğin önemi vurgulandı. Bunun yanı sıra 5 Haziran Dünya Çevre Günü teması da biyoçeşitlilik olarak seçilerek Birleşmiş Milletler (BM) ilgili organlarıyla 2020’nin biyoçeşitlilik için fırsat ve çözüm yılı olması hedefi belirlendi. BM Genel Kurulu, 2021-2030 tarihlerini “BM Ekosistem Yenileme On Yılı” olarak ilan ederek su temini, gıda güvenliği, iklim krizi ve biyoçeşitlilik için yok edilmiş ve bozulmuş ekosistemlerin yenilenmesi gereklerine uygun çalışmalar başlattı. Küresel salgın nedeniyle 25 Mayıs-5 Haziran 2020 tarihlerinde dijital kampanya ile doğamızı geri kazanma, biyoçeşitliliğinin yok olmasına dur deme hususlarında “Doğaİçin” başlıklı etiketle yaygın etki yaratıldı. Devam ediyoruz. Hep beraber “Doğaİçin, doğamızdan yağlayıcıların ekotoksikolojik etkilerini uzak tutalım” demek ve uygulamak gerek.

Benzer Haberler

Petrol Ofisi Grubu CEO’su Mehmet Abbasoğlu, 14. Türkiye Enerji Zirvesi Açılışında Konuştu

Lubricant World

Kimya Sektörü, TURKCHEM Eurasia’da Buluşuyor

Lubricant World

Petrol Ofisi Maxima 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın Kazananı 18 Yaşındaki Pilot Kerem Kazaz oldu

Lubricant World