6.7 C
İstanbul
22/11/2024
Makale

Binek araç yağları pazarı hızla değişen çevre koşullarına nasıl uyum sağlıyor?

Dr. Colin Morton

Dr. Ewan Delbridge

Değişen gereksinimleri kapsayacak tek bir yağlama çözümü olmadığı için, yalnızca yeni gerçekliklere hızla uyum sağlayabilen en çevik üreticiler hayatta kalacak gibi görünüyor.

 

İklim değişikliği tüm ülkeler için giderek daha fazla endişe verici hale geliyor ve dünyada halihazırda 1,2 milyardan fazla binek aracın kullanılıyor olması, araçların sera gazı salınımını arttırmadaki rolünü daha kritik bir konu haline getiriyor. Hızla değişen çevre koşullarına ayak uydurmak için sürekli çaba sarf edilirken, binek araç yağları (PCL) pazarı da üzerine düşeni yapıyor.

Ancak, tedarik zincirinde çok sayıda katılımcının bulunmasının yanı sıra hem işletmeler arası müşterilerin hem de tüketicilerin ihtiyaçlarını dengeleme çabası, PCL pazarını karmaşıklaştırıyor. Bu katılımcıların her birinin ihtiyaçları değiştikçe, PCL üreticilerinin bakış açısı ve ürün karmasının da değişmesi gerekiyor. Bu da onu yalnızca en çevik şirketlerin hayatta kalacağı sürekli gelişen ve değişen bir pazar haline getiriyor.

Bu makalede, bu değişikliklerin neler olduğunu ve COVID 19 salgını sırasında PCL pazarını nasıl etkilediğini ele alacağız ve gelecekte neler olacağına dair öngörüler sunacağız.

  width=

Pazarın mevcut durumu:  Toplumsal ihtiyaçlar;

  • Daha çevreci yağlayıcı bileşimlerini teşvik etmek ve
  • Enerji açısından daha sürdürülebilir ulaşım fırsatlarını şekillendirmek

amaçlarıyla PCL pazarını şekillendiriyor.

Şu anda piyasada tüm bu koşulları karşılayan tek bir ortak yağlayıcı çözümü bulunmuyor, bu da üreticilerin binek otomobil emisyonlarını azaltmak ve yakıt verimliliğini optimum seviyelere çıkarmak için birden fazla formülasyon geliştirmelerini zorunlu kılıyor.

Pazar giderek daha parçalı hale geldikçe, pazarın gelişmesi için yeni teknolojilere ihtiyaç duyuluyor. Çoğu durumda, geriye dönük uyumluluk talep ediliyor veya belirli motorlar ve araçlar için özel olarak ürün tasarlanıyor. Ancak gelişmekte olan yalnızca PCL pazarı değil. Motor tasarımlarında da düşük hızda ön ateşlemenin (LSPI) azaltılma, daha yüksek yükler, daha çeşitli çalışma sıcaklıkları ve satış sonrası emisyon azaltıcı ekipmanı bulundurma kapasitesi dahil olmak üzere daha geniş bir çerçevede verimlilik taleplerine odaklanılıyor.

  width=

Ne görüyoruz: COVID 19’un en çarpıcı etkilerinden biri, 2020’de yeni araç satışlarının önceki yıllara göre yüzde 20 ila yüzde 30 daha düşük olması beklenirken yılı araç satışlarında yüzde 16 azalmayla kapatmış olmamızdı. Bunun nedenleri arasında, uzaktan çalışmanın insanların kat ettiği yol miktarını düşürmesi ve sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle insanların daha fazla evde kalmasının bir sonucu olarak ekonomide hareketliliğin azalmasını sayabiliriz. Buna ek olarak, tüketicilerin salgın nedeniyle Uber ve Lyft gibi araç paylaşım hizmetlerini daha az tercih etmesi de bu trendi etkiledi.

Satış rakamlarının düşmesine rağmen binek araç pazarında önemli değişiklikler yaşanıyor. Envanteri bitirmeyi, üretimi canlandırmayı ve filodaki elektrikli araç sayısını artırmayı hedefleyen yeni araç satış teşvikleri, insanları önceki nesillere göre daha verimli seçeneklere yönlendiriyor. Ayrıca, COVID 19 salgınıyla birlikte havanın temizlenmesi, hükümetin salgın sona erdikten sonra da bu kazanımları sürdürmeye yönelik çalışmalara verdiği önemi de artırıyor.

COVID 19 dünyasında pazardaki teslimat sistemleri de değişiyor. Pandemi öncesinde çoğu tüketici binek araç yağlarını yetkili bayilerden satın alıyordu, ancak pandemi koşulları ile birlikte satın alma davranışı büyük oranda çevrimiçi kanallara kaydı.

Bunun sonucu olarak da, güvenli ve sürdürülebilir ham maddeler kullanılarak daha düşük viskoziteye sahip ve önceki binek araç yağlarına kıyasla daha geniş bir çalışma sıcaklığı aralığına tabi binek araç yağları üretme konusunda ciddi bir baskı oluşmaya başladı. Örneğin, TGDI motorları, yağlayıcıları PFI motorlarından daha fazla zorlar ve binek araç yağlarının LSPI olaylarının görülme sıklığını azaltması beklenir.

Pazarı araştırdıkça, daha yüksek performanslı, daha yüksek değerdeki madeni yağların giderek daha fazla önem kazanmakta olduğunu görüyoruz. Düşük viskoziteli yağlayıcılar, üreticiler için pek çok zorluk barındırmasına rağmen, verimlilik kazanımlarını artırmaları nedeniyle artık geniş kabul görüyor. Düşük viskoziteli yağlayıcılar, verimlilik ve dayanıklılık sağlamak için giderek daha gerekli hale gelen makromoleküler katkı maddelerinin, performans polimerlerinin ve yeni katkı teknolojilerinin doğal koyulaştırıcı ajanları ile karmaşık hale geliyor. Ancak bu karmaşıklık, üreticilere ürünlerini iyileştirme, yeni ve daha katı olan kurallara uyum sağlama konusunda fırsatlar da sunuyor, bu da bizi PCL pazarında gördüğümüz son trende götürüyor.

Ülke genelinde çevre endişelerinin tırmanması ile birlikte insanlar kimyasal yağlayıcı üreticilerinin ürünlerini yapmak için kullandıkları bileşenlerle daha fazla ilgilenmeye başladı. Bunun pratikte anlamı, mevcut yeni kimyasalların kapsamının daralırken periyodik tablodan daha az elementin yeni formülasyonlarda kullanılabilmesidir. Sonuç olarak, kimyacıların artık aynı kimyayı enerji kullanımı da dahil olmak üzere daha az kaynak yoğun işlemler ile elde etmesi gerekiyor. Bu da mevcut kimyanın bir kısmının yeniden formüle edilmesi gerekebileceği anlamına geliyor.

 width= 

Bu ne anlama geliyor: İstenen performans seviyeleri her zaman artış eğiliminde olduğu için, PCL pazarı sürekli yükselen standartları karşılamaya devam etmek için yeni teknolojilere ihtiyaç duyuyor. Verimlilik, dayanıklılık ve egzoz gazı arındırma kapasitesine ilişkin yeni standartları karşılamak için hem yeni testlerin gerçekleştirilmesi hem de katkı maddeleri ve performans polimerlerinin de değiştirilmesi gerekiyor.

Ek olarak, yağlamanın ötesinde yeni tasarım kriterleri de dikkate alınmalıdır (örn. viskozite profilleri). Yalnızca performans polimerleri etkilenmeyecek, aynı zamanda dağıtıcılar, deterjanlar, antioksidan sistemler ve korozyon önleyici/sürtünme azaltıcı sistemler de geliştirilmelidir. Kısacası, madeni yağ üreticileri, verimli, güvenli ve sürdürülebilir kimyasallar yapmak için çabalamalıdır.

 

Nereye gidiyoruz: PCL pazarı, tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir değişim sürecinden geçiyor. Pazar daha önce hiç bugün olduğu kadar dinamik ve sofistike olmamıştı ve zaman ilerledikçe daha da heyecan verici bir hal alıyor. 2020, COVID 19’un beklenmedik etkileri ve sonuçlarıyla zorlu bir yıl olmasına rağmen, aynı zamanda PCL pazarında önemli gelişmelerin yaşanacağı yeni bir on yılın başlangıcına işaret ediyor. OEM’ler, endüstri kuruluşları ve ticaret grupları arasındaki ortaklıklar aracılığıyla sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek önemli. Nihayetinde, PCL endüstrisinin gelecekteki başarısının anahtarı bu ortaklıklar olacaktır.

 

 

Colin Morton, Lubrizol Corporation Tüketici Yağları Kıdemli Yöneticisidir. Dr. Ewan Delbridge, Lubrizol Corporation Tüketici Yağları Teknoloji Direktörüdür.

 

Benzer Haberler

Sera Gazı Emisyonlarında Kapsamları Keşfedelim

Lubricant World

Semih Çalışkan – Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Madeni Yağ Sektörü

Lubricant World

Apurva Gosalia – ‘K’ Külfet Değil ‘Kısmet’ Demek

Lubricant World