10.1 C
İstanbul
21/12/2024
Köşe Yazıları

Biyoyağlayıcılar Yerine Yakışır

Odun işleme ile başlayarak bugüne gelen kimya endüstrisi için kömür, petrol, doğal gaz, cevherler, hava, su, bitkisel ve hayvansal kaynaklar, atıklar girdidir. Envai çeşit kimyasal, mamul, yarı mamul diğer sektörlere girdi olurken endüstriye ve doğrudan tüketiciye ulaşan ürünler yaşamımızda her yerdedir. Yağlama yağı kimyası ve yağlayıcı üretimi ise kendine has özellikleriyle üretimde ve tüketimde ayrı bir yerdedir. Ham maddeler, baz yağlar, katkı maddeleri ve ambalajları için devasa bir sektörde kazanç ve istihdam yaratılır. Her yağlama yağı ve gresin akçeli maliyeti ve gezegene maliyeti vardır. Bilindiği gibi gezegene maliyeti azaltarak üç temel sorunumuz olan biyoçeşitlilik kaybı; çevre kirliliği; iklim değişikliğine etkileri teknik mümkün en aza indirerek ambalajlı yağlayıcının yaşam döngüsündeki, diğer deyişle üretim-taşıma-tüketim ile atık yağ yönetiminde tüm çevresel etkileri düşürmeliyiz.

Her yağlama yağının kullanıldığı yerde işlevi yüksek olmalıdır. Sadece ekipmana değil en önemlisi doğasına yağlayıcı yerinde yakışmalıdır. Yağ seçimi yapılırken öncelikle toprak ve su ile doğrudan etkileşimle tüketimlerde “Biyobozunurluk” ve “Ekotoksikolojik Etkiler” mühimdir. Bu bağlamda yağlama yağları için biyoekonomide yeşil kimya çözümü “Biyokökenli Ürünler” niteliği önem kazanmaktadır.

Biyokökenli Ürünler için Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) Biyotercihli (BioPreferred) Programı yürütmekte. Programın amacı yeni iş ve yeni “Biyotercihli Ürünler” yaratarak Biyokökenli Ürün satın alınmasını ve kullanımını artırmaktır. Avrupa Birliği (AB) Biyokökenli Ürün mühim yerini AB Yeşil Mutabakatı ve 2050 hedefleriyle önceliklemekte. USDA bitkisel kökenli baz yağları ve biyoyağlayıcıları “Biyotercihli Ürün” olarak sınıflamakta. AB ve Biyokökenli Endüstri Konsorsiyumu (BIC) arasındaki Döngüsel Biyokökenli Avrupa Ortak Girişimi (CBEJU) biyokökenli yenilikçi çözümler, biyoürün pazar payını hızla artırmak, biyoürün çevresel, ekonomik ve sosyal faydalarını ortaya koymak için çalışmakta.

Nisan 2023’te Amerikan Petrol Enstitüsü (API) yağlama yağları Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) çalışması ile ürün Karbon Ayak İzi (KAİ) hesaplanması için yeni metodolojiyi kullanıma sundu. Aynı zamanda Avrupa Yağlayıcı Endüstrisi Birliği (UEIL) ile Avrupa Yağlayıcı Endüstrisi Teknik Birliği (ATIEL) de birlikte metodoloji geliştirdi. YDD ve KAİ için biyoyağlayıcının biyojenik karbonu yüksek avantaja sahip.

Bu gelişmeler doğrultusunda yağlama yağı pazarında biyoyağlayıcı payı giderek artarken yerel ve küresel üreticilerin ürün yelpazelerinde yeni markalar tüketiciye ulaşmakta. Bu ürünler “Çevreye Duyarlı Yağlama Yağları” üst tanımında Biyoyağlama Yağları ya da Biyoyağlayıcı adı ile bilinmektedir. Ham madde başta bitkisel ve hayvansal yağlar ile diğer biyokütle kaynaklarıdır. Bu yenilenebilir kaynaklar, diğer deyişle yenilenebilir hidrokarbonlar dönüşüm süreçleriyle işlenir. Günümüzde en çok bitkisel yağ türevleri Biyobaz Yağ olarak tercih edilirken Biyokatkı geliştirmesi çalışmaları da ilerlemekte.

Biyoyağlayıcılar Hızlı biyobozunurluk; Düşük ekotoksisite; Yenilenebilirlik; Yüksek viskozite endeksi; Düşük sürtünme katsayısı; Çevre, iklim ve biyoçeşitlilik dostu olma avantajları ve üstün yağlama özellikleriyle daha uzun ekipman ömrü sağlar. Ancak biyoyağlayıcıların petrol kökenli ve sentetik yağlama yağlarına göre düşük alevlenme noktası; yangın potansiyeli; çalışma sıcaklık aralığı sınırlaması; soğukta akışkanlığın zayıflaması; yapının bozunabilmesi; bazı malzemelerle uyumlu olmamak gibi dezavantajları da vardır. Bu nedenlerle çevre, iklim ve biyoçeşitliliğin öncelikli olduğu su, orman, dağ, maden gibi tüketimlerde biyoyağlayıcılar tartışılamaz avantajlıdır. Örneğin nehir, kıyı ve iç deniz navigasyonu; inşaat makineleri; yamaç bakımı ekipmanları; kar motosikletleri; ormancılık ve tarım makineleri gibi. Biyoyağlayıcı kullanımında itici güç gezegenimizin bugünü ve yarınını korumaktır. Güzelim ülkemizin milli parklarında, göllerinde, dağlarında, madenlerinde, biyoyağlayıcı tüketilse ne harika olur değil mi? Yeşilimize, mavimize biyoyağlayıcılar pek yakışacaktır.

Bir gelişme var. 2 Eylül 2024 tarihli bilgiye göre Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK MAM) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte yürütülen “Türkiye Çevre Etiket Sisteminin (TÇES) Yaygınlaştırılması Projesi” kapsamında yağlayıcı ürün grubunda çevre dostu seçeneklerin geliştirilmesi amacıyla ulusal kriterler belirleniyor. Takipte yarar var.

Enerji ve kimya sektörlerimizin güçlü duruş yaptığı konusunun ilki ve teki X. İstanbul Karbon Zirvesi’ni de takip iyi olacaktır. Siz paydaşlarımızı 14-15 Nisan 2025’te “Karbonsuzlaşma Yolunda Sürdürülebilir Çözümler ve Yeşil Akçenin Gücü” için, Türkiye’miz için İTÜ’müzün tescilli yeşil Ayazağa Yerleşkesi’ne bekliyoruz.

Benzer Haberler

Manyetik Alanlara Maruz Yağlama Uygulamaları

Prof. Dr. Ertuğrul Durak

Atık Yağlar: Ekosistem ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Dr. Volkan Pelitli

Bilimin Bakıma Etkisi: Arrhenius Yasası

Umut Arslan