Kimya yaşam, yaşam kimyadır. Kimyasallar, envai çeşit ara ve son ürünler yaşamımızın kolaylaştırıcısı, gerekliliği, sağlık, refah ve konforudur. Etrafımıza baktığımızda her yerde kimya endüstrisinin ürünlerini görürüz. Görmediklerimiz de var. Örneğin doğrudan ve dolaylı tükettiğimiz yağlayıcıları biliriz, görürüz ya da bilmeyiz, görmeyiz. Otomobilimizde, gaz türbininde teknik çözümü ile bizimle olan yağlayıcıların ürün ve hizmetlerin neredeyse tamamında saklı gücü vardır. Bu çeşitliliğin, bu mükemmelliğin “üretim – tüketim – hizmet” üçlemesinde akçeli maliyeti ve gezegenimiz için maliyeti, diğer deyişle çevresel etkileri mühimdir. Üretim, ürün ve hizmetlerin çevresel etkileri Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) çalışmasıyla standartlarla ortaya konmaktadır.
Önce odunu işledik, dönüştürdük. Odun kimyasallarımız vardı. Odun ruhu, odun alkolü adı ile metanol gibi. Odun kömürü gibi. Cevherler ile bitkisel ve hayvansal kökenli ürünler yaşama girdi. Önceleri simya, kimya, kimyagerler vardı.1800’lerde başlayan “Endüstriyel Kimya” ile üretimler kesikli proseslerde ilerledi. Kömürün keşfi, Sanayi Devrimi, kömür kimyasalları ile sabun gibi tüketici ürünleri için “Endüstri Kimyageri” çıkışlı “Kimya Mühendisliği” temel mühendislik tanımı 1880’lerde geldi. Kimyasal teknolojiler, süreçler, temel işlemler geliştirilerek sürekli prosesler, büyük hacimli üretimler başladı.
Friedrich Ludwig Knapp, Edmund Ronalds ve Thomas Richardson’un “Kimyasal Teknoloji” adlı kitabı 1848’de yayınlandı. 1887’de George E. Davis Manchester Üniversitesi’nde ilk kimya mühendisliği dersini endüstriyel kimya uygulamalarını 12 derste anlatarak verdi. Ardından kimya mühendisliği Birleşik Krallık’ta meslek olarak tanımlandı. George E. Davis dünyanın ilk kimya mühendisi olarak kabul edilmekte. Birleşik Krallık Endüstri Kimyası Derneği (SCI) 1881’de, Birleşik Krallık Kimya Mühendisleri Enstitüsü (IChemE) 1922’de, Amerikan Kimya Mühendisleri Enstitüsü (AIChE) 1908’de kuruldu. Bölümümüzde temel çıktılarından birinin inovasyon ve girişimcilik olduğu “Kimyasal Teknolojiler” dersini sektörümüzle eşgüdümde vermekteyim.
Bilim, teknoloji, endüstri hızlı gelişmeleri, petrol ile doğal gazın işlenmesiyle “Kimya Mühendisliği” ve endüstrimiz coştu. 60’lı yıllarda üretimler sorgulanmaya başlanarak Yeşil Kimya; Biyokökenli Endüstriyel Ürün; YDD gündeme geldi. Ham madde ve enerji ihtiyacı için sınırlı kaynaklar ile çevresel etkiler tartışılmaya başlandı. Harold Smith kimyasal yan ürün ve ürünlerin enerji ihtiyacı için gereken kümülatif enerji ihtiyacını 1963 yılında Dünya Enerji Konferansı’nda sundu. Çevreye, doğal kaynaklara en az zarar verecek içecek kutusunun seçilmesi hedefi için 1969 yılında Coca-Cola’nın çalışmalarında YDD veri analizi için ilk temel atıldı. O vakitler endüstriyel veri pek bulunmadığı için devletten alınan teknik yayınlar kaynak olarak kullanılıp enerji ve atık yönetimine odaklanılarak içeçek ambalajı, deterjan, çocuk bezi gibi ürünler çalışıldı. Çok sayıda çalışma gerçekleştirildi. Ancak sonuçlar birbiriyle çatışmaya başladı. Çünkü ortak bir yöntem yoktu. Kuruluşların benim ürünüm daha çevre dostu diyerek savunması, bu asılsız söylemler YDD çalışmalarının imajını zedeledi. Kaynak kullanımı ve çevreye olan zararın belirlenmesi için ABD’de “Kaynak ve Çevre Profil Analizi” Avrupa’da ise “Ekodenge” olarak isimlendirme yapıldı. Petrol krizleri ve öne çıkan hava kirliliği sorunu nedeniyle 1970 – 1975 yıllarında 15 adet “Kaynak ve Çevre Profil Analizi” yapıldı. 80’lerde petrol krizinin etkilerinin azalmasıyla böylesi analizler azalıp çevresel konular atık yönetimine çevrilse de YDD veri analizi ve yöntem geliştirmeleri sürdü.
YDD çalışmaları ilerlerken 70’ler, 80’ler ve 90’larda Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde insan – endüstri – kalkınma – gezegen etkileşimi için altta sıralandığı gibi büyük yol alındı:
- BM İnsan Çevresi Konferansı, İnsan Çevresi İçin Stockholm Bildirgesi ve Eylem Planı (5-16 Haziran 1972; Dünya Çevre Günü kutlama kararı)
- BM Çevre Programı (UNEP) kurulması,1972
- Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUNCN; Üretimde kirlilik kontrolünün önemi) Dünya Koruma Stratejisi,1980
- Brundtland Raporu ile Sürdürülebilir Kalkınma tanımı, 1987
- Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruluşu, 1988
- BM Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED; Sürdürülebilir Kalkınma Ortak Hedefi; Çevre ve Gelişim Hakkında Rio Bildirisi),1992
- BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS; İklim Anayasası),1994
1989’da Çevresel Toksikoloji ve Kimya Derneği (SETAC) YDD’yi yapısına alarak tanımlamalar ile teknik çalışma şeması gerçekleştirdi. 1994’ten beri Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO) standart serisi ile YDD çalışmaları yürütülmekte. 2002’de “UNEP / SETAC Yaşam Döngüsü Girişimi” kuruldu. Girişim iş dünyası Yaşam Döngüsü Yönetimi (YDY) için projeler yürütmekte, küresel rehberlik yapmakta.
Motor biyoyakıtı okumalarımda ilk kez “Life Cycle Assessment” ile karşılaştığımda müthiş bir teknik heyecan duymuştum. Bildiğimiz katı – sıvı – gaz kirleticiler; atıklar; baca gazı; egzoz gazı ve etkileri yanına bir ürünün insanda ve doğada sebep olduğu çok sayıda çevresel etkinin, kaynakların tükenmesindeki etkisinin hesaplanması ve kıyaslanması harika idi. Okuma ve takibi sürdürerek akademik grubumda YDD çalışmasını önceliklendirdim. Ülkemizin kimya endüstrisi gelişmelerini YDD’yi de ayrıntılandırarak ileride yazacağım.
Önce BM Binyıl (Milenyum) Kalkınma Hedefleri vardı. 2015’te “Aşırı yoksulluğu sona erdirme; Eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele; İklim değişikliğini düzeltme” için verilen üç söz ile ilerlediğimiz BM 2030 Gündemi: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) var.
İlk BMİDÇS Taraflar Konferansı COP1, 1995’te Berlin’de, COP2 Cenevre’de 1996’da yapıldı. 1993’te Avrupa Birliği (AB)’nin kurulmasıyla 1995 sonrasında politika, strateji yapmalar hız kazanarak 2007’de “Küresel İklim Değişikliğini 2oC ile Sınırlamak: 2020 ve Sonrası İçin Önünüzdeki Yol COM (2007) 2” ile Düşük Karbonlu Geleceğe Doğru Avrupa Stratejik Enerji Planı (SET) COM (2007) 723” yayınlandı. AB çok çalıştı. AB hep önde gitti. 2019’da AB Yeşil Mutabakatı, ilgili mevzuatı ile ihracatcımızın önüne Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) geldi. Hepsi yeşil, dijital, döngüsel değişmek için dönüşüm yoluna çıkmak demek. Hepsi karbonsuzlaşma, yeşilleşme demek. Kimya endüstrimizde YDY gerekli demek.
Yenilenmekte olan Temmuz 2021 tarihli Yeşil Mutabakat Eylem Planı “Yeşil ve Döngüsel Bir Ekonomi” hedefinde YDD bulunmakta “Ülkemizde YDD çalışmalarının yaygınlaştırılması kapsamında Ulusal YDD Veri Tabanı geliştirilecek ve Ulusal YDD Platformu kurulacaktır” denmekte.
Mayıs 2013’te endüstri, akademi ve kamudan 65 kimyager ve mühendisin bir araya geldiği “Yeşil Mühendislik: İlkeleri Tanımlama” konulu konferansın çıktısı “Sandestin Beyannamesi: Yeşil Mühendisliğin 9 İlkesi” içinde sürdürülebilir üretim vurgusunda, teknik doğal olarak YDD başrolde olup “Tüm mühendislik faaliyetlerinde yaşam döngüsü düşüncesini kullanınız” vurgusu belirtilmekte.
Gelişmelerin hepsini irdelediğimizde ihracatımızın itici gücü kimya endüstrimizin konumunun kritik olduğu öne çıkıyor. Hem ürettiği kimyasal, ara ürün ve son ürünler var. Hem de 26 farklı sektöre girdi sunuyor. Kuruluşlarımız çalışıyor. Hep vurguladığım gibi Yeşil Pasaport sahibi, düşük karbon ayak izli ürünler için sürdürülebilir üretimde güçlü ihracat için yol alıyor. Yeşilleşiyor. En iyisini yapabiliriz. Bu bir yol. Değişmek için dönüşüm yolu. Zıplama yok. Unutmayalım. Çevresel etki sadece karbon ayak izi değil. Bunu da unutmayalım. Çok çalışalım. Çok.
6-7 Mayıs 2024 tarihlerinde İTÜ’de gerçekleştirdiğimiz “İklim Değişikliği Kaynaklı Riskler, Fırsatlar ve Karbon Ticareti” temalı IX. İstanbul Karbon Zirvesi’nin “Karbon Yönetimi ve Endüstri” oturum başkanlığını teşrifiyle zirvemizi, bizleri onurlandıran TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Burcu Özsoy icra etti. CFN Kimya Sürdürülebilirlik Lideri Sezgin Bayrak; GEBKİM OSB, Turkuaz Polyester Yönetim Kurulu Başkan Vekili, İTÜ Mezunu Büşra Erdem; GÜLÇİÇEK Kimya Sürdürülebilirlik ve Etik Müdürü Selma Meydan Mete; SOCAR Türkiye Ar-Ge ve İnovasyon Proses Geliştirme Yöneticisi Dr. Aysel Zahidova, TAYRAŞ Yönetim Kurulu Danışmanı Dr. Erol Metin; UNILEVER Tedarik Zinciri ve Müşteri Operasyonları Direktörü Tuğba Serez düşük karbon ekonomisinde yeşilleşen konumlarını ortaya koydu. Üretim, İhracat ve Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması: Türkiye Hazır mı? başlığını İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı, İTÜ Mezunu Adil Pelister irdeledi.
IX. İstanbul Karbon Zirvesi’nde delege rekor sayısı ile yüksek paydaş etkileşimi yaratıldı. Yüzdesel delege dağılımı iş dünyası 91; öğrenci 5; kamu 1,5; akademisyen 1,5; sivil toplum 1 oldu. Zirve Sonuç Raporu ve Sunum E-Kitabı zirve ve SÜT-D web sitelerinde SÜT-D yaygın paydaş etkisi için paylaşıma açılacak. Ajandanıza işleyiniz. Siz paydaşlarımızı 14-15 Nisan 2025’te “Karbonsuzlaşma Yolunda Sürdürülebilir Çözümler ve Yeşil Akçenin Gücü” için, Türkiye’miz için İTÜ’müzün tescilli yeşil Ayazağa Yerleşkesi’ne bekliyoruz.