Kimya sektörünün çatı kuruluşu İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçılar Birliği (İKMİB) tarafından kurulan Kimya Teknoloji Merkezi için geri sayım başladı. Teknik altyapısı, geniş olanakları ve ihracatçılara sunduğu ayrıcalıklı hizmetlerle Türk kimya sektörü açısından dönüm noktası olacak Kimya Teknoloji Merkezi ’de hazırlıklar son düzlüğe ulaştı. İKMİB Başkanı Adil Pelister’i ziyaret ederek hem sektörümüzü heyecanlandıran bu dev proje hakkında bilgi aldık hem de sektörel konularda iş dünyasına yol gösteren görüş ve değerlendirmelere ulaştık.
Bilişim Vadisi Kocaeli Kampüsü’nde faaliyet göstermeye hazırlanan Kimya Teknoloji Merkezi ihracatçıların ihtiyaç duyduğu tüm hizmetleri aynı çatı altında toplamayı amaçlıyor. İhracatçılarımıza sunduğu test ve sertifikasyon hizmetleriyle dış ticarete hız ve kolaylık katacak olan Kimya Teknoloji Merkezi, bu hizmetlerden kaynaklı döviz çıkışını önleyerek Türk ekonomisine katkı sağlayacak. Kimya Teknoloji Merkezi; Ar-Ge çalışmaları, ulusal ve uluslararası proje destekleri, kuluçka merkezi ve dijital kütüphane gibi hizmetlerle de Türk kimya sektörüne dinamizm katacak.
İKMİB Başkanı Adil Pelister ile Kimya Teknoloji Merkezi’nin sektör açısından önemini ve dünyayla rekabette firmalarımıza sunacağı fırsatları konuştuk. Görüşmemizde madeni yağ sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde İKMİB olarak yaptıkları çalışmalardan bahseden Pelister, Türkiye Kimya Ajansı’nın kurulmasını da oldukça önemli gördüğünü ifade etti.
İKMİB tarafından hayata geçirilen Kimya Teknoloji Merkezi sektörümüzde heyecan yarattı. Bize Kimya Teknoloji Merkezi’nin teknik altyapı, donatı ve imkânlarından bahseder misiniz?
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) olarak 2030 vizyonu doğrultusunda yepyeni bir kimya ekosistemi kurmak için hayata geçirdiğimiz ve Türkiye’de bir ilk olacak Kimya Teknoloji Merkezi AŞ, kimya sektörümüzün çok önemli ve kıymetli bir projesi. Bilişim Vadisi Kocaeli Kampüsü’nde 4 katlı bir binada, 1650 metrekaresi girişimcilere özel altyapı ile hazırlanmış bir girişimcilik ve kuluçka merkezi olmak üzere yaklaşık 6100 metrekarelik alanda kurmakta olduğumuz Kimya Teknoloji Merkezi’nde geniş kapsamlı enstrümantal, kimyasal, mikrobiyoloji, moleküler biyoloji, fiziksel ve mekanik analizlerin yapılacağı laboratuvarlar planlıyoruz. Seçtiğimiz cihaz ve analiz metotlarının birçok sektörü ve ihtiyacı kapsayacak nitelikte olmasına dikkat ediyoruz. Bu sayede farklı sektörlerden gelecek taleplere en kısa zamanda cevap verebilecek bir altyapımız olacak.
Ayrıca ekibimizin eğitim ve deneyimi sayesinde sadece hızlı değil aynı zamanda kaliteli hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Ekibimiz nitelikli Ar-Ge projelerinde firmalara destek verebilecek, ulusal ve uluslararası destekli projelerde görev yapabilecek bir ekip olacak. Sektörün hem hızlı hem de kaliteli hizmet alması ile zaman kazanarak; ihracat miktarlarının artmasını, ihraç edilen katma değeri yüksek ürünler ile de ihracat gelirlerinde artış sağlanmasına katkımız olmasını hedefliyoruz.
Kimya Teknoloji Merkezi sadece bir test ve laboratuvar merkezi olmayacak. Amacımız ihracatçımızın ihtiyacı olan tüm hizmetleri çatımız altında toplamak. Merkezimizde test / analiz hizmetlerinin yanı sıra sertifika ve sertifikasyon danışmanlığı verilecek, ortak Ar-Ge projeleri ile ürün ve süreç geliştirme çalışmaları yapılacak, ulusal ve uluslararası proje destekleri konusunda firmalarla destek sağlanacak, Türkiye ve ihracat yapılacak ülke regülasyonları hakkında danışmanlık ile tüm bu konular hakkında eğitimler verilecek. Ayrıca kuracağımız dijital kütüphane sayesinde sektörel bütün bilimsel yayınları kullanıcılarımıza ve bilim dünyamıza açacağız.
Kimya Teknoloji Merkezi, dünyayla rekabette sektörümüze ve Türk ekonomisine hangi katkıları sağlayacak?
İhracatçı firmalarımız müşterilerinin veya ihracat yapılan ülkelerin talep ettiği test / analiz hizmetlerinin ve sertifikaların büyük bölümünü maalesef yurtdışı firmalardan almak zorunda kalıyor. Biz bu test / analizlerin ülkemizde yapılması ve sertifikaların merkezimiz tarafından verilmesi ile firmalara zaman ve para kazandırmak, bununla birlikte ülkemizden döviz çıkışını engellemek istiyoruz. Bu kapsamda Kimya Teknoloji Merkezimiz plastik, kauçuk, kozmetik ve boya sektörü başta olmak üzere ihtiyaç doğrultusunda tüm sektörlerimize hizmet verecek.
İhracatçılarımız Ar-Ge çalışmalarında yüksek maliyetli cihaz ve analizlere erişimde sorunlar yaşıyor. Bununla birlikte eğitim ve deneyimi yüksek insan kaynağı istihdamı çok kolay olmuyor. Merkezimiz sayesinde ihracatçılarımızın Ar-Ge çalışmalarında hem ihtiyaç duydukları insan kaynağına hem de yüksek maliyetli cihaz ve analizlere daha kolay erişimini sağlayacağız. Ayrıca danışmanlık hizmetlerimizle ihracatçılarımızın ulusal ve uluslararası proje desteklerinden faydalanmasına yardımcı olacağız.
Kimya Teknoloji Merkezi; uluslararası ticarette talep edilen test / analiz ve sertifikasyon hizmetlerini sunarak hem ihracatçılarımıza hız ve kolaylık sağlayacak hem de yurtdışına döviz çıkışını önleyecek.
Kimya sektörü; Türkiye’nin kalkınmasında lokomotif görevi üstleniyor. Madeni yağ sektörünün, kimya sektöründeki konumunu ve performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kimya sektörümüz 2023 yılında 30,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler sektörümüz 8,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve toplam kimya ihracatımızdan %27’lik pay alarak en çok ihracat yapan ikinci alt sektörümüz oldu. Kimya sektörümüz 2023 yılında 30,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler sektörümüz 8,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve toplam kimya ihracatımızdan %27’lik pay alarak en çok ihracat yapan ikinci alt sektörümüz oldu. Kimya sektörümüzün bu yıl ihracatı ilk yarıda yaklaşık %8 artışla 15,8 milyar dolara ulaştı. Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler sektörümüz ise bu yıl Ocak – Haziran döneminde 4,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve toplam kimya sektörümüz ihracatındaki payı % 31 oldu. Geçen yıl aynı döneme kıyasla %41’lik artış sağladı. Kimya Teknoloji Merkezi; uluslararası ticarette talep edilen test / analiz ve sertifikasyon hizmetlerini sunarak hem ihracatçılarımıza hız ve kolaylık sağlayacak hem de yurtdışına döviz çıkışını önleyecek.
Madeni yağların, elektrikli otomobillerin yaygınlaşması ile birlikte otomobildeki kullanımı bir miktar gerilese de diğer sanayilerde ve ağır vasıtalarda kullanımı devam edeceğinden sektör büyümesinin devam edeceğine inanıyoruz. Elektrikli araçlar olsa da madeni yağ endüstrilerde üretilmeye ve kullanılmaya devam edecek. Kaldı ki elektrikli araçlarda kullanılacak soğutma sıvıları da sektöre dinamizm katacak.
Sektörümüzün çatı kuruluşu İKMİB olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecine rehberlik ediyorsunuz. Madeni yağ sektöründeki paydaşlarımızın sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi açısından atması gereken öncelikli adımlar nelerdir?
Ticari hayatta var olmayı ve rekabette öne geçmeyi hedefleyen şirketlerin üretim süreçlerinde sera gazı emisyonlarından enerji ve su yönetimine, ürün tasarımından geri dönüşüme, kimyasalların güvenliği ve çevresel etki yönetiminden acil durum hazırlığı ve müdahaleye kadar, yeşil ekonomiye geçiş sürecine öncelik vermesi gerekiyor. Kimya sektörü olarak BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içindeki 17 amacın tamamına katılmakla birlikte, sektörümüzün en fazla etkileneceği 5’i birincil, 3’ü ikincil öncelikli 8 amaç belirledik. Sürdürülebilir bir kimya sektörünün 4 temel taşıyıcı ayak üzerine inşa edilmesi için de geniş bir vizyon perspektifiyle birlikte üzerimize düşen görevleri İKMİB olarak hazırladığımız “Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı”nda adım adım sıraladık. Düşük Karbonlu Ekonomi, Kaynak Verimliliği, Yatırım İhtiyacı, İnsanları ve Gezegeni Önemsemek başlıkları altında 16 alt sektörümüzün sürdürülebilirlik seferberliğini başlatması gerekiyor.
Madeni yağların endüstrilerde kullanımı önemli. Madeni yağın kullanıldıktan sonra tekrar atık haline gelen yağın geri dönüştürülerek yeniden kullanılması sektörün gelişimi adına büyük önem taşıyor. Özellikle AB Yeşil Mutabakatı göz önüne aldığımızda döngüsel ekonominin gerekliliği için yağların geri dönüştürülmesinin sağlanması büyük önem arz ediyor. Bu anlamda geri dönüşümü sağlayacak firma yatırımları da önemli. Özellikli kimyasalların ülkemizde üretilmesi gerekiyor.
Türkiye Kimya Ajansı’nın kurulmasının çok faydalı olacağını öngörüyorum. Bu konuda çalışmalarımıza başladık. Bu bize hem kimya sektöründe önümüzü görmek ve orta – uzun vadeli yol haritası çizebilmek hem de sektörün sürdürülebilir gelişimi ve ülkemizin kalkınması açısından gerekli. Kimya sektörü 27 sektöre girdi sağlayan hammadde, yarı mamul veya mamul veren stratejik bir sektör. Kimyanın girmediği sektör yok. Bu anlamda kimyanın önemini daha iyi anlatabilmeyi önemsiyoruz.
Döngüsel ekonomiye geçiş kimya sektörüne hangi avantaj ve fırsatlar getirecek? Orta ve uzun vadede Türk ekonomisine hangi katkıları sağlamasını bekliyorsunuz?
Sürdürülebilirlik yaklaşık 50 yıllık bir sürecin sonucu. Bugünü mahvetmeden geleceği kurgulayabilmek anlamı taşıyan sürdürülebilirlik teknoloji, toplum, çevre ve ekonomi başlıkları altında ele alındığından ve bu dört başlığın birbirini tamamlaması sebebiyle çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilirlik bu anlamda yıkıcı yenilikler içeriyor. Teknolojide dijitalleşme, çevrede küresel ısınma ve bununla birlikte gelen çevre kirliliği, toplumda nüfus yoğunluğunun şehirleşme üzerindeki baskısı ve bunun getirdiği gıda sorunları, ekonomide yeşil ekonomi ve döngüsel ekonomi birçok riski fırsata çevirebilecek sorunları ve çözüm önerilerini barındırıyor.
Temiz enerji de dâhil olmak üzere enerji politikalarında ve çevre politikalarında yeni birtakım uygulamaların devreye giriyor olması hem bir fırsat hem de bir tehdit. Bu politikalara uygun yeni endüstrilerin gelişmesi fırsat olurken, bunun yıkıcı yenilik olarak bu çevre politikalarına uyum sağlayamayan işletmelerin kapanma tehlikesinin oluşması bir tehdit oluşturuyor.
Sürdürülebilirlik yolculuğunda ESG (Çevre, Sosyal, Yönetişim) risklerine dikkat ederek uzun vadeli strateji oluşturan, üretimde inovasyon, Ar-Ge’ye önem veren teknolojik alt yapısını yenileyen, dijitalleşmeyi ve döngüsel ekonomiyi benimseyen yatırımlar rekabette fırsat sağlayacaktır. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz Avrupa’nın Yeşil Mutabakat kapsamında uygulayacağı ve başta tarım, gübre olmak üzere kimya sektörümüzü de etkileyecek Sınırda Karbon Vergisi vb. uygulamalarından en az şekilde etkilenmenin yolu, bu dönüşüme hazırlanmaktan geçiyor. Özellikle geri dönüşüm ve döngüsel ekonomi, yeşil dönüşümün önemli bir parçası. Firmalarımızın bu konulara önem vermesi gerekiyor.
Sürdürülebilir kalkınmaya destek olan döngüsel ekonomi modeli, hem günümüz hem de gelecek için;
- Geri dönüşüm sayesinde kaynakların etkin kullanımı ve tasarruf yapılması,
- Kaynakların tekrar değerlendirilmesi ile malzeme ve üretim alanlarında daha fazla verim alınması,
- Döngüsel dönüşüm bakış açısı sayesinde yenilikçi ürün ve servislerin geliştirilmesi,
- Artan çevre bilincine sorumlu üretim ve tüketim ile destek olunması,
- Kaynakların verimli kullanılması sayesinde enerjide tasarruf sağlanması ve emisyonların azaltılması,
- Çevresel etkinin azaltılarak doğal dengenin korunması gibi birçok fayda sağlıyor.
Tüm bu faydalara ek olarak, küresel bir problem olan iklim değişikliği ile mücadele edebilmek için sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor.
Elektrikli araçlara geçiş sürecinde madeni yağ şirketlerimizin hazırlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Akaryakıt sektörünün önemli kollarından biri olan madeni yağ sektörü elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle dönüşümüne başladı. Sektörün farklı alanlarda gelişimi öncelikle akaryakıt tarafını etkileyecek ama madeni yağ sektörüne de etkileri olacak. Elektrikli araçlarda içten yanmalı motor olmadığından, motor yağı kullanılmıyor. Sadece hibrit araçlarda bulunan içten yanmalı motorlar için motor yağı ihtiyacı devam edecek. Elektrikli araçlarda ise, şanzıman varsa dişli yağları, pil soğutucu sıvıları olarak antifriz veya soğutucu yağ ve fren hidrolikleri ürünlerinin kullanımı devam edecek.
Madeni yağ pazarının yaklaşık %16’sı binek araç yağları; istasyonlarda satılan ya da araç servislerinde değiştirilen yağlar olarak da bilinir. Binek araç yağları pazarın yalnızca %16’sını oluştururken geri kalan %84’ünü ağır vasıta yağları, sanayide kullanılan yağlar, dişli yağları, trafo yağları gibi birçok yağ çeşidi oluşturuyor. Elektrikli araçlara geçiş öncelikle binek araçlarda olduğu için elektrikli araç pazarında madeni yağ sektörünü etkileyecek olan kısım pazarın %16’sı. Binek araç sektöründen daha büyük paydaya sahip olan ağır vasıta ve altyapıda da ciddi bir madeni yağ kullanımı var. Türkiye’de taşımacılığın büyük bir kısmı kamyonlarla yapıldığı için ağır vasıta yağları pazarda %20-25 gibi bir oranda yer tutuyor. Dolayısıyla ağır vasıta yağlarının kullanımı devam edecek.
Altyapı projeleri devam ettiği sürece inşaat faaliyetlerinde de önemli bir madeni yağ tüketimi var. İş makinelerinin kullandığı madeni yağlar pazarın %25’e yakınını oluşturuyor. Özellikle ağır sanayide Türkiye’nin sahip olduğu pay, demir – çelik ve çimento sektörlerindeki büyüme, nüfusun artışı ve ihracat imkânları arttığı sürece yine madeni yağ tüketimi de artmaya devam edecektir.
Özellikle madeni yağ pazarını yakın gelecekte çok büyük oranda etkileyecek bir durum söz konusu değil. Pazarda yaklaşık %2’lik düşüş olacak diye öngörüyoruz. Geleceğe yönelik olarak firmalar; hibrit ve elektrikli araçlar için gereken yağlar için inovasyon ve Ar-Ge çalışmaları, ayrıca hem otomotiv sektöründe hem de endüstrinin farklı alanlarında kullanıma uygun karbon nötr madeni yağlar için sürdürülebilirlik çalışmaları yapıyor.