4.6 C
İstanbul
04/02/2025
Röportaj

Türkiye, madeni yağda üretim üssü haline geldi

MAPESAD’ın yeni başkanı Koçak, yeni dönemde sorunların çözümü için aktif bir rol oynayacaklarını söyledi. Sektörün önü açıldığında bölgesinde önemli bir yere geleceğini belirten Koçak, yerli üreticilerin mağdur edildiğini belirterek “Paketlenmiş ithal ürünlerden de TSE belgesi istenmesi gerekiyor. Tüm zorluklara karşın madeni yağda üretim üssü olduk” dedi

Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD), geçen ay yapılan genel kurulda yeni yönetimini seçti. MAPESAD’ın iki dönem başkanlığını yapan Selçuk Akat’tan sonra görevi Koçak Petrol’den Tayfun Koçak üstlendi. Başkan olduktan sonra ilk röportajını bizimle yapmayı tercih eden Koçak’la hem sektörü hem de yeni yönetimin hedeflerini, yapacakları etkinlikleri konuştuk.

MAPESAD’ı kuruluş ve faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği, kendi sektöründeki ilk ve tek dernek olarak 2004 yılında kuruldu. Gelecek hedefleri olan ve bu amaçla yatırımlar yapan işadamlarının bir araya gelerek kurdukları bu oluşum, ülke ekonomisine gün geçtikçe daha fazla katkı sağlayan madeni yağ sektörüne yeni bir dinamizm getirdi. Derneğimiz madeni yağ sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmak için, sektörün genel ve güncel sorunlarını siyasi otoriteler, bakanlıklar ve resmi kuruluşlar nezdinde dile getirip çözümler üretiyor.
Türkiye madeni yağ sektörünün genel profilini anlatır mısınız?

Petrol sektörünün mamul üreten tek yeri madeni yağ fabrikalarıdır. Burada üretilen ürünlerin katma değeri yüksektir. Hatta bizim, ülke olarak petrolden para kazanacağımız en önemli sektörlerden birinin de madeni yağ olduğun söyleyebilirim. Ayrıca sağladığı katma değer açısından da önemli bir istihdam gücüne sahip, hangi açıdan bakarsak bakalım ülke ekonomisi içinde önemli bir sektörüz. Bildiğiniz üzere madeni yağ üretimini ancak EPDK’dan lisans alarak yapmak mümkün. EPDK tarafından sektörümüzle ilgili yapılan düzenlemelere dernek olarak biz defaal olarak katılım gösterdik. EPDK’nın kuruluşundan bu yana sektörümüze ile ilgili yaptığı düzenlemeler, sektörümüzün disiplini açısından çok olumlu oldu.

Üretimini dünya standartlarına sahip tesislerde gerçekleştiren Türk madeni yağ sektörü, yaptığı yatırımlarla ürünlerini başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine ihraç ediyor. Sektör, sadece kendi bünyesini geliştirmekle kalmayıp, ambalajdan nakliyeye kadar daha birçok sektörün de gelişip büyümesinde ve yeni istihdam alanlarının oluşmasında rol oynuyor. Coğrafi ve jeopolitik konumundaki avantajlarını kullanarak, Türkiye’yi madeni yağ üretimi konusunda dünyanın önemli fason üretim üssü haline getirebiliriz. Sektörün kurumsallaşması, artan yatırımlar, devletimizin Ar-Ge destekleri, üniversitelerle ve diğer sivil toplum örgütleriyle yapılan işbirlikleriyle yakın bir zamanda Türkiye’nin madeni yağ sektöründe Avrupa ve Ortadoğu’nun üretim üstü olacağını düşünüyorum.

Özellikle son yıllarda devletimizin verdiği Ar-Ge destekleri ile ürünlerin çeşitlendirmesi, yerli üretime olan güvenirliğin artması, sosyal sorumlu üretici imajını gelişmesi ve her şeyden önemlisi MAPESAD çatısı altında bir araya gelerek, güçlenerek kolektif akıl üretmekte bu bağlamda  ulusal ve uluslararası düzlemde sektör hak ettiği yere doğru ilerliyor.

Sektör 2015 yılını nasıl geçirdi, 2016 yılı için hedef ve beklentiler nelerdir?

Özellikle FED faiz artırımı beklentileri ile 2015 ve 2016 yılı için piyasayı döviz anlamında belirsizliklere sürüklendi ve yükselişler piyasayı olumsuz etkiledi. Sektörün imalat girdilerinin yüzde doksanı döviz olmasından dolayı ciddi kur farkları oluştu ve büyük finansal yük getirdi. Bu artışlar, malın maliyetine yansıtılamadı, firmalar kardan çok mevcut durumlarını korumaya çalıştı. Girişimci Türk işadamları, yıllar içinde oluşan krizlerden çıkmasını ve hatta bu durumu avantaja çevirme durumuna geldi. Ben de öyle olacağını ümit ediyorum. İthal ürünlere de TSE şartı getirilmeli

 width=

Madeni yağ sektörünün ne tür düzenlemelere ihtiyacı var?
Öncelikler 10 Numara olarak adlandırılan ürünün üretilmesi ve satışının önlemesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapan Maliye Bakanlığına, EPDK ya, gümrük müdürlüklerine ve diğer yetkilerimize sektörümüz adına teşekkür etmek isterim. Çözüm olacağı düşüncesi ile 10 Numara yağ veya 10 Numara yağ adı altında teknik spesifikasyonlara uymayan ürünlerin yasal olmayan şeklide piyasa sunumunu engellemek amacıyla yapılan ÖTV artışları, kurallı oyuncuları olumsuz etkiledi. Fakat tecil-terkin sistemin kalkması, sektörümüz açısından çok olumlu oldu. 10 Numaranın bitmesiyle sektörümüzde haksız rekabet ortamı da kalkmış oldu. Yurtdışından gelen paketlenmiş madeni yağlar için bazı düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz. Zira bazı kalitesiz ürünlerin ülkemizde satılması tüketiciyi ciddi zararlara sokuyor. Nasıl ki madeni yağ lisanslı firmalar, ürettiği madeni yağlar için TSE belgesi alıyorsa, ithal edilen paketlenmiş madeni yağlara da TSE alma zorunluluğu getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca ithal edilen paketlenmiş madeni yağlardan da EPDK katılım payı alınmak suretiyle hali hazır da madeni yağ lisanslı firmalar yaptıkları satıştan EPDK katılım payı ödeyerek oluşan yerli üretici aleyhine olan durum düzeltilmiş ve haksız rekabet önlenmiş olur.

Başkanlığınız döneminde nasıl bir MAPESAD göreceğiz, planlarınız projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Başkanlığım süresince yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım ve üyelerimizle, madeni yağ sanayinin gelişmesine katkıda bulunmak için, sektörün genel ve güncel sorunlarını siyasi otoriteler, bakanlıklar ve resmi kuruluşlar nezdinde dile getirip çözümler üretmek ilk hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ülkemizin bulunduğu coğrafik konum ve sanayileşmede yaşanan gelişmeler, Türkiye’de uluslararası ve yerli yatırımcıların, modern madeni yağ fabrikaları kurmasının temelini oluşturdu. Kurulan bu tesisler, yıllar içinde uluslararası piyasalarda teknolojisiyle de rekabet edebilecek kadar mesafe katetti. Hatta ülkemiz, kapasitesiyle madeni yağ üretim üssü haline geldi ve bu alanda günümüzde uluslararası markalara fason üretim gerçekleştirir durumdadır. Yeter ki bu ülkenin ciddi iş adamlarına fırsat verilsin.

Benzer Haberler

Prista Oil Genel Müdürü Mehmet Hakan Tuna: 2025, Sinopec’in Atılım Yılı Olacak

Lubricant World

Eni’den Sürdürülebilir Gelecek Yolunda Cesur Adımlar: Eni F.I.R.S.T. ve Enilive Yağ Katkıları

Lubricant World

TAYRAŞ’ın Bilecik’teki Baz Yağ Rafinerisi Yeşil ve İleri Dönüşüm Teknoparkı Haline Gelecek

Lubricant World