Biyo-bozunur, biyo-bazlı, biyo-esaslı, çevre dostu, geri dönüşümlü, yenilenebilir, toksik olmayan, yeşil, vb. teknik terimler günlük hayatımızda olduğu gibi endüstride de sıkça kullanılmaktadır. Her geçen gün bu kelimeler diğer sektörlerde olduğu gibi yağlayıcı üreticileri ve pazarlamacıları için de güçlü bir satış aracı ve satış kriteri haline geliyor ve önemi artmaya devam etmektedir.
Çevre bilincinin artması, çevre dostu ürünler kullanma talepleri ve çevreye uyumlu ürünlerin çeşitliliğinin gelişmesine paralel olarak çevreye uyumlu yağlayıcıların üretimi ve kullanımı da artmaktadır. Bitkisel ve hayvansal esaslı yağların mekanik sistemlerde yağlayıcı madde olarak kullanılmasının esası, ürünlerin çevre dostu olması, çiftçi tarafından üretilmesi, bazı bitkisel yağların insan sağlığına zararlı olması nedeni ile gıda tüketiminde kullanılamaması, bitkisel yağların gıda işlemlerinde kullanıldıktan sonra atık yağ olarak tekrar kullanılabilirliği ve doğaya serbest bırakıldığı zaman kendiliğinden biyolojik olarak doğada kolayca parçalanabilme yeteneğinin yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
Biyo-kökenli endüstriyel ürünler yaşamın her alanında, özellikle makine sanayinde her geçen gün önemli olmaya devam etmektedir. Çevre dostu biyo-ürünlerin tercih edilmesi, daha akılcı yatırımlar için kaçınılmaz bir çözüm haline gelmektedir. Endüstriyel yağlayıcıların büyük bir kısmı kullanılmış yağ olarak bilerek veya kazayla dökülmekte ve yaşadığımız ortamlarda sorumsuzca bertaraf edilebilmektedir. Bu durum ne yazık ki son yıllarda acil müdahaleler gerektiren çevresel bir kaygı meselesine dönüşmüştür. Çevre bilincinin artması, doğaya verilen zararın insanlığı tehdit etmesi, enerji verimliliği, sürdürülebilirlik özellikleri, endüstriyel atıkların geri dönüşümünün önemi ve maliyeti gibi kavramların ön plana çıkmasıyla biyo-kökenli ürünler vazgeçilmez duruma gelmekte ve teknolojiyle birlikte önem kazanmaktadır. Bu durumda atık yağların tekrar kazanımı ile çevre problemlerinin önüne geçilerek yeni yağlayıcı önerileri ile endüstriyel ekonomiye kazandırılması mümkündür.
Yağlayıcılara ilişkin olarak çevre güvenliği ile ilgili iki temel yaklaşım uygulanmaya çalışılmaktadır. Birincisi, yağlama maddelerinin çevreye atılmasını engellemenin yollarını araştırarak alternatif çözümler ve çareler aranmasıdır. İkincisi ise çevresel olarak güvenli ürünlerin tarım, ormancılık, belediyeler, madencilik, denizcilik, tatlı su kaynakları gibi çevreye duyarlı uygulamalarda kullanmasının tercih edilmesidir.
Bitkisel yağlar temel olarak çeşitli doymamışlık derecelerine ve farklı düz uzun zincirli yapılara sahip yağ asitleri olan trigliseritlerdir. Bu yağ asitlerinin termo-oksidatif stabiliteleri çok zayıftır. Bu olumsuz yönü iyileştirmek için pratikte iki yol uygulanmaktadır. Birincisi; termal kararlılıklarını ve mekanik özelliklerini geliştirmek için, trigliserit molekülünün kimyasal olarak modifiye edilmesidir. İkincisi ise; katkı maddesi ilavesiyle yağın performansının iyileştirilmesidir. Bilindiği gibi zaman zaman üretimi tamamlanmış yağlara, çalışacağı ortama göre, daha iyi ve daha uzun süre görev yapabilmesi amacıyla ilave spesifik özellikler, katkı maddeleri sağlanmaktadır. Biyo-yağlayıcı olarak çok fonksiyonlu katkı maddelerinin bitkisel yağlar veya bunların türevlerinin uygulamaları ile yağlama teknolojisinde yeni araştırma ufukları açma potansiyeline sahip olduğu açıktır.
Son olarak çevre dostu bitkisel esaslı yağların uygulama alanlarına örnek olarak; iki zamanlı motorlar (motosiklet motorları, kayık motorları, çeşitli tarım makinelerinde kullanılan motorlar, vb.), zincirli ağaç kesme ve budama motorlarındaki bıçaklı zincirler, konveyör, iletim ve kaldırma makinalarında kullanılan adhesif yağlayıcılar, inşaat, maden, deniz araçlarında kullanılan zincir yağlayıcıları, demiryolu rayları, inşaat beton kalıplarında kullanılan yağlayıcılar, tarım, inşaat ve çeşitli açık sistemli üretim makinaları için gresler, halat, makara yağlayıcıları, hidrolik ve pnömatik sistemlerdeki yağlayıcılar, takım tezgahlarında kullanılan işleme ve kesme yağlarını verebiliriz.