Türkiye sanayisinin vazgeçilmez bileşenlerinden biri olan proses yağları, bugün yalnızca üretim hatlarının değil, küresel rekabetin de stratejik bir konusu. Kauçuk, plastik, tekstil ve metal işleme gibi çok farklı endüstrilerde üretim kalitesini, sürdürülebilirliği ve verimliliği doğrudan etkileyen bu özel yağlar; teknik standartlar, çevresel uyum ve müşteri odaklı formülasyon gereksinimleriyle her geçen gün daha fazla önem kazanıyor.
Bu sayımızda, sektörün lider firmalarından Alkim’in proses yağları pazarındaki hızlı yükselişine odaklanıyoruz. Alkim Satış Direktörü Ahmet Altunkaya ile Alkim’in proses yağlarında on dört yıl önce başlayan yolculuğunu, Ar-Ge’den çevre dostu ürün stratejilerine ve küresel pazar hedeflerine uzanan vizyonunu konuştuk. Saha deneyimi ve teknik donanımıyla dikkat çeken Alkim’in genç yöneticisi Ahmet Altunkaya ile röportajımız proses yağlarındaki sektörel dinamikleri ve geleceğe dair fırsatları keşfetmek isteyen okurlarımız için aydınlatıcı bilgilerle dolu.
Alkim olarak proses yağlarına ilginiz nasıl başladı?
Proses yağlarıyla yolculuğumuz tam on dört yıl önce başladı. O günlerde Alkim’in odağı daha çok ihracat, bitmiş ürünler, iç piyasada ise özellikle otomotiv sektöründeydi. Proses yağları bizim için yepyeni, hatta belirsizliklerle dolu bir alandı. Ne elimizde müşteri vardı ne de hazır bir pazar. Fakat ben o dönemde çok net bir şey gördüm: Bu yağlar, yalnızca birkaç sektöre değil, sanayinin bütün damarlarına dokunan stratejik bir güç haline gelecekti. O vizyonla, Türkiye’deki üretim tesislerinin yaklaşık %40’ını gezdim. Kauçuk, plastik, tekstil, kalıp yağları, boya, metal işleme… Her üretim hattına girip teknik olarak neye ihtiyaç duyduklarını bizzat sahada gözlemledim, uygulamalarını yerinde inceledim. Bu sadece bir satış süreci değildi. Sanayinin gerçek dinamiklerini okumak, ihtiyaçları bugünden görüp yarının çözümlerini inşa etmekti.
Bugün geldiğimiz noktada, bundan on dört yıl önce hayalini kurduğumuz yolculuk, bizi sıfırdan 1.580 aktif proses müşterisine taşıdı. Bu rakam sadece bir başarı değil; vizyon, cesaret ve sahadaki teknik emeğin bir sonucu. Proses yağlarını biz hiçbir zaman sıradan bir ham madde olarak görmedik. Onları, üretim kalitesini, sürdürülebilirliği ve rekabet gücünü belirleyen stratejik bir kaldıraç olarak ele aldık. Ve bugün Alkim, bu vizyon sayesinde sanayinin ‘görünmez mutfaklarında’, yüzlerce farklı sektörde vazgeçilmez bir çözüm ortağı konumunda. Kısacası, on dört yıl önce yalnızca bir fikir ve cesaretle attığımız adım, bugün global ölçekte bir başarı hikâyesine dönüştü. Fakat biz bunu bir son değil, yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Çünkü proses yağlarıyla yarının sanayisini şekillendirmek hâlâ önümüzdeki en büyük fırsat.
Alkim, Türkiye’de ve dünyada 1500’den fazla aktif müşterisiyle proses yağları pazarının önemli oyuncularından biri. Zamanında teslimat, sürdürülebilir tedarik zinciri ve istikrarlı kalite şirketin güçlü kasları olarak piyasaya güven veriyor.
Proses yağlarının çok geniş bir kullanım yelpazesi var. Bize proses yağlarından ve kullanım alanlarından bahseder misiniz?
Proses yağları tek tip ürünler değildir. Tam aksine, her sektörün kendi ihtiyaçlarına göre şekillenen son derece farklı yapılar söz konusudur. Proses yağları; kauçuk sanayisinde esnekliği ve dayanıklılığı artırmak, plastiklerde işlenebilirliği ve yüzey kalitesini iyileştirmek, tekstilde iplik ve kumaş üzerinde sürtünmeyi azaltarak hem kaliteyi hem de üretim hızını iyileştirmek, metal işlemede kesme ve soğutma performansını optimize ederek hem takım ömrünü uzatmak hem de üretim güvenliğini sağlamak gibi fonksiyonları yerine getirir.
Biz Alkim olarak proses yağlarını her zaman ‘çok boyutlu bir mühendislik çözümü’ olarak ele aldık. Yani tek bir reçeteyi her yere uyarlamak yerine, kauçuk için farklı, plastik için farklı, tekstil için farklı, metal işleme için farklı formülasyonlar geliştirdik. Bu yaklaşım sayesinde proses yağlarının aslında sanayinin görünmeyen ama vazgeçilmez yapı taşı olduğunu her sektörde yeniden ispatladık. Bugün proses yağlarının kullanım alanlarına baktığınızda, neredeyse sanayinin tamamına dokunduğunu görüyorsunuz. Bizim görevimiz, bu geniş yelpazeyi doğru okuyup her müşteri için en uygun teknik çözümü sunmak. İşte bizi güçlü kılan da bu: Proses yağlarını tek tip bir ham madde olarak değil, endüstrinin kalbinde çalışan stratejik bir araç olarak görmek.
Kauçuk, plastik, tekstil, kalıp yağları, boya, metal işleme gibi birçok sanayi kolunda proses yağı kullanıyor. Her sektörün ihtiyaçlarına yönelik özel formüller geliştiren Alkim, müşterilerine en uygun teknik çözümü bulmayı başarıyor.
Proses yağlarını üretirken farklı endüstrilerin ihtiyaçlarını karşılamak için hangi kriterler üzerinde çalışıyorsunuz?
Farklı endüstrilerde kullanılan proses yağlarının özellikleri birbirinden çok keskin şekilde ayrışır. Her sektör kendi prosesine uygun, özel bir yağ istediğinden üretimde tek bir reçete yoktur. Ürün geliştirme sürecinde bizim için en temel öncelik, müşterinin son ürününde hangi özelliği görmek istediğini doğru anlamak. Bunun için de karbon yapısı, uçuculuk, oksidasyon direnci, renk stabilitesi ve çevresel uyumluluk gibi teknik kriterleri, müşterinin beklentisine göre yeniden kurguluyoruz. Biz Alkim’de hiçbir proses yağını standart bir ham madde olarak görmüyoruz. Her geliştirdiğimiz ürün aslında müşterinin istediği performansı hayata geçirmek için tasarlanmış özel bir formülasyon. Bu yüzden bizim için proses yağı, sadece üretim hattında kullanılan bir katkı değil; müşterinin son ürününe değer katan, kalitesini ve rekabet gücünü belirleyen stratejik bir araçtır.
Proses yağlarında viskozite, uçuculuk, renk, saflık gibi teknik parametreler kritik önem taşıyor. Bu özellikleri belirlerken hangi uluslararası standartlar veya müşteri talepleri öne çıkıyor?
Proses yağlarında viskozite, uçuculuk, renk ve saflık gibi parametreler aslında yalnızca teknik rakamlar değildir; bunlar müşterinin son ürününde görmek istediği performansın kimyasal ifadesidir. Biz Alkim’de, ürün geliştirme sürecini sadece laboratuvarın kapalı dünyasında değil, müşterinin üretim hattında ve uluslararası standartların ışığında tasarlarız. ASTM, ISO, DIN gibi normların yanı sıra REACH, NSF ve Avrupa Yeşil Mutabakatı kriterlerini işin merkezine koyarız. Çünkü artık bir yağ yalnızca üretim verimliliği değil, aynı zamanda çevre, insan sağlığı ve sürdürülebilirlik kriterlerini de karşılamak zorundadır.
Alkim’in en güçlü farklılıklarından biri, ürünlerini 23 ayrı test metoduyla değerlendirmesi ve tüm bu süreçlerin TURKAK akreditasyonu altında gerçekleşmesidir. Bu, yalnızca teknik bir güvence değil; müşterilerimize uluslararası kabul görmüş, bilimsel doğruluktan taviz vermeyen bir taahhüt demektir.
Bizi ileriye taşıyan vizyon ise şudur: Toksik kalıntılı ve aromatik bazlı yağlara artık yer yok. Biz, 0 aromatik içerikli, düşük emisyonlu ve biyobozunur proses yağları üzerine yoğunlaşıyoruz. Bu yaklaşım yalnızca regülasyonların talebi değil, aynı zamanda bizim bilinçli tercihimizdir. Çünkü biliyoruz ki geleceğin sanayisi, çevreye ve insana zarar vermeyen ham maddelerle inşa edilecek. Bugün biyobozunur çözümlerimizi aktif müşterilerimizle buluşturduk; yarın ise bu alanı çok daha ileri seviyelere taşıyarak sektöre yeni standartlar kazandıracağız. Alkim’in misyonu burada çok net: Proses yağlarını, teknik performansla birlikte çevresel sorumluluğun da ortak paydasında geliştirmek ve sanayinin geleceğini bugünden şekillendirmek.
Alkim üretimde çevresel sorumluluğu uluslararası standartların ve regülasyonların gereği olarak değil bilinçli bir tercih olarak benimsiyor. Toksik kalıntılı ve aromatik bazlı yağlara üretimde yer vermeyen Alkim, düşük emisyonlu ve biyobozunur proses yağları üzerine yoğunlaşıyor. Şirketin ürünleri 23 ayrı test metoduyla TURKAK akreditasyonu ve uluslararası standartlara uygun gerçekleşiyor.
Türkiye ve dünya pazarında proses yağlarına olan talep hangi sektörlerde daha hızlı büyüyor? Bize pazar dinamikleri hakkında bilgi verir misiniz?
Proses yağları öyle bir ürün grubudur ki aslında tek bir sektöre sıkışmaz; yüzlerce farklı alanda vazgeçilmezdir. Dolayısıyla biz pazar dinamiklerini değerlendirirken şunu çok net görüyoruz: Türkiye’deki ya da dünyadaki her fabrika, potansiyel olarak bizim müşterimizdir. Bugün Alkim, yalnızca Türkiye’de değil, küresel ölçekte de en büyük üreticilerin aktif tedarikçisidir. Yani biz sadece yerel bir oyuncu değil, dünya devlerinin üretim hatlarına giren stratejik bir çözüm ortağıyız. Bu bize çok özel bir sorumluluk da yüklüyor: Pazarın nereye evrileceğini yalnızca izlemek değil, yönlendirmek.
Önümüzdeki dönemde büyümenin özellikle iki alanda hızlanacağını öngörüyoruz:
- Çevre dostu ve düşük emisyonlu ürünler: Avrupa Yeşil Mutabakatı ve global regülasyonlar, proses yağlarında talebi tamamen bu yöne çevirecek.
- Yüksek performanslı teknik uygulamalar: Otomotiv, kauçuk ve plastik sektörlerinde daha yüksek dayanıklılık ve verimlilik beklentisi, özel formülasyon ihtiyacını artıracak.
Bizim için pazar dinamiklerinin özü şudur: Proses yağları her yerde var olacak ama bundan sonra fark yaratan nokta, ürünün çevresel uyumu, teknik mükemmeliyeti ve müşteriye özel tasarlanmış olmasıdır. Alkim olarak biz tam da bu üç sac ayağında, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın güvenilir tedarikçisi olma yolunda ilerliyoruz.
Alkim, Türkiye’den 102 ülkeye uzanan ihracat ağıyla proses yağlarında güvenilir tedarikçi konumunda. Dinamik kadrosuyla Alkim, on DÖRT yılda 1.500’den fazla aktif proses müşterisine ulaşarak sektörde güçlü bir yer edindi.
Alkim olarak proses yağlarında müşterilerinize vaadiniz nedir? Bu kapsamda Ar-Ge çalışmalarınızla müşterilerinize fark yaratan hangi ayrıcalıkları sunuyorsunuz?
Bizim en temel vaadimiz, güvenilirliktir. Müşterilerimiz için zamanında teslimat, sürdürülebilir tedarik zinciri ve istikrarlı kalite ilk sırada gelir. Bunun yanında, çok geniş bir ürün portföyü sunuyoruz; farklı viskozite ve karbon yapılarında, farklı sektörlere özel onlarca alternatifimiz var.
Alkim’in farkı, yalnızca yağ satmak değil; her müşterinin prosesine özel mühendislik desteği sağlamaktır. Bu yüzden sahadan kopmuyoruz, Ar-Ge ekibimiz sürekli olarak üretim hatlarını analiz ederek ürünlerimizi geliştiriyor. Son üründe fark yaratan özellikleri düşük uçuculuk, stabil renk, yüksek oksidasyon direnci, çevre uyumu, doğrudan müşterimizin talebine göre formüle ediyoruz.
Ayrıca güçlü bir lojistik ağımız var; Türkiye’nin her noktasına hızlı erişim sağlarken, ihracatta da 102 ülkeyle aktif çalışıyoruz. Bu yapı, müşterilerimize hem teknik hem de tedarik güveni sunuyor. Kısacası, Alkim’in vaadi şudur: doğru zamanda, doğru ürün, doğru hizmet ve müşterinin prosesinde fark yaratan çözümler.
Biraz da gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Önümüzdeki 5–10 yılda proses yağları alanında Alkim’i nerede görüyorsunuz?
Bugün Alkim olarak 102 ülkeye aktif ihracat yapıyoruz. Bu bizim için sadece bir başarı değil, aynı zamanda küresel oyuncu olma vizyonumuzun başlangıcı. Önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte hedefimiz, proses yağlarında Türkiye’nin ötesinde global pazarda söz sahibi, lider bir marka olmaktır. Bunun için yılda yaklaşık 25 uluslararası fuara katılıyoruz. Çünkü biz sadece ürün değil, bilgi ve vizyon satıyoruz. Müşteriyle doğrudan temas, sahada gözlem ve global trendleri yakından takip etmek, bizi oyunun içinde tutuyor.
En büyük gücümüz, genç ama yüksek bilgi birikimine sahip ekibimiz. Ben şahsen 17 yıllık tecrübemi bu ekiple paylaşıyorum, onlar ise dinamizmleriyle bizi geleceğe taşıyorlar. Bu sinerji, Alkim’i rakiplerinden ayıran en kritik unsur. Gelecek planlarımız arasında yurtdışında depo yatırımları, ortak girişimler ve stratejik iş birlikleri var. Çünkü biz biliyoruz ki, global oyuncu olmanın yolu yalnızca üretimden değil, aynı zamanda dünya çapında güçlü bir altyapı kurmaktan geçiyor. Alkim’in vizyonunu tek cümleyle özetlemek gerekirse: “Proses yağlarında yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın güvenilir çözüm ortağı olmak.” Bu, bizim önümüzdeki beş yıl için hem misyonumuz hem de motivasyonumuz.
Dünyanın her noktasında 102 ülkeye ihracat yapan Alkim, yılda 25 uluslararası fuara katılarak global trendleri yakından takip ediyor.
