Mart 2019’da ilan edilen Birleşmiş Milletler (BM) Ekosistemi Yenileme On Yılı tanıtımı 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde yapıldı. Eylemler için üye devletler, yerel yönetimler, iş dünyası, akademi ve sivil toplumu birleştirme hedefiyle uygulanabilir ve kalıcı çözümler için BM Çevre Programı (UNEP) ve BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) liderliğinde çağrı yapılarak, seferberlik başlatıldı. “Yeniden Tasarla; Yeniden Oluştur; Yeniden Yapılandır” sloganıyla doğası ile barışacak, hasarlı ekosistemlerini yenileyen, canlandıran ve koruyan nesiller olunması gereği açıklandı.
Dünyamızın kara ve su ekosistemlerindeki bitki, hayvan, mikroorganizma olarak tanımlanan biyoçeşitlilik doğamızın gücü, bugünü ve yarınıdır. Hep beraber yaşıyor, barınıyor, besleniyor ve endüstriyi geliştirerek ekonomiyi büyütmek için uğraşıyoruz. En önemlisi sağlıklı ve mutlu olmak istiyoruz. Ancak doğa sağlıklı ve mutlu olmazsa insan da sağlıklı ve mutlu olamaz. İnsan ekosistemleri bozup, biyoçeşitliliği giderek yok ederek yeşildeki ve mavideki sağlığı, düzeni bozuyor. Hasarlı doğamızda 1 milyon bitki ve hayvan türü nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, biz de Covid-19 salgınında, ekosistemlere ve yaban hayatına yönelik tehditleri ele alma gereğini çok acı öğrendik. Biyoçeşitlilik ormandır, tarladır, nehirdir, denizdir, gıdadır. Sözün özü yaşamımızın desteğidir. Bu nedenlerle biyoçeşitliliğin sorunu varsa, insanlığın daha büyük sorunları oluşur. Biyoçeşitliliğin artan risk altında olmasını geleceğimiz için engellemeliyiz. İklim krizi, gıda ve su güvenliği, sağlık ve biyoçeşitlilik için ekosistemlerin onarılması, yenilenmesi şart.
İnsan ekosistemleri yenilemezse sağlıklı yaşayamaz. Ekosistemlerimiz ne kadar sağlıklıysa, gezegen ve insanlar da o kadar sağlıklıdır. Dikkatli çalışma ve sabırlı uygulama için ekosistemi yenileme seferberliğinde yurttaşlar ve sanayi yan yana rol oynarsa başarılı olunabilir. Şehirlerimizi, toprağımızı, kıyılarımızı, denizlerimizi, yaşadığımız her yeri temiz tutulmalı, hava, toprak ve suya kirleticiler ve atık verilmemeli. Çünkü iklim krizi ve kitlesel yok oluş karşısında gelecek 10 yıl son şansımız. Ekosistemi Yenileme Seferberliği şart. Bu seferberlikte yağlama yağı ve atık yağlama yağı ekosistem etkileşimi mühim. Yağlama yağı ve atık yağlama yağı toprak ve su ile etkileştiğinde, sızdığında, saçıldığında, döküldüğünde ekosistemi doğrudan ve dolaylı etkileyerek gezegeni ve insanı tehdit eder. Yeraltı suları etkilenir. Göller, nehirler, denizler, kıyı suları yağ veya atık yağ ile kirlendiğinde, yüzeyde biriken yağ fazı su ekosistemini tahrip eder, besin zinciri etkilenir ve yaşam bozulur. Marmara Denizi’ndeki son durum bizlere su ekosisteminin korunmasının ne kadar önemli olduğunu, biyolojik afetin etkilerini çok acı öğretti. Deniz ekosistemi için deniz yakıtları ve yağlama yağları önemlidir. Gemi kökenli yakıt egzoz gazı kirliliği ve ömrünü tamamlamış yağların etkilerinin iyi yönetilmesi gerekir. Yanı sıra ömrünü tamamlamış yağlayıcı ambalajlarının, varillerinin yönetimi de önemlidir. Bir diğer mühim olumsuz etki ise atık yağların iç ortamlarda (iş yeri, sera gibi) yasa dışı yakılmasıyla hava kirliliği yaratarak insan ve doğa sağlığına zarar verilmesidir. Bu nedenlerle ekosistem dostu yağlama yağı üretimi ve atık yağ yönetimi yapılması zorunluluktur. Çünkü denizin mavisine ekosistem dostu yağlayıcılar yakışır.