16.2 C
İstanbul
02/11/2024
Röportaj

İKMİB Başkanı Murat Akyüz: “Devlet, madeni yağda vergi sorununu çözerse sektör 2 yılda sınıf atlar’’

"

İKMİB Başkanı Akyüz, bürokrasinin tüm madeni yağcıları ‘kaçakçı’ gibi görme yaklaşımından vazgeçmesi gerektiğini belirtiyor. Akyüz “Gümrüklerde, vergi dairelerinde yaşanan sorunlar çözülürse, bu sektör iki yıl içinde en az 3 katı büyüklüğe ulaşır” diyor.

Öncelikle ihracat ile başlamak istiyorum. Türkiye’nin toplam ihracatı birkaç yıldır maalesef geriliyor. Genelde kimya, özelde ise madeni yağ sektörünün son durumunu bizimle paylaşır mısınız?

Kimyevi maddeler ihracatı geçtiğimiz yıllarda toplam ihracat içindeki payını hızla artırdı, çoğu zaman ilk 3 içinde y er alarak yıllık 19 milyar dolarlara kadar çıktı. Ancak petrol fiyatlarıyla birlikte emtia fiyatlarının düşmesiyle değer olarak 2014 yılından bu yana bir gerileme olduğunu söyleyebilirim. İhracat aylık bazda 1.4 milyar dolara kadar inmiş durumda. 2014 yılında başlayan düşüş, 2016 yılına geldiğimizde yüzde 11.4’lük bir orana ulaştı. Bu can sıkıcı bir gelişme ancak bizi esas sevindiren konu, miktar bazında artış yaşanması. Miktar bazında baktığımızda ihracatta yüzde 15’lik bir artış görüyoruz. Yani ülkeden çıkan ürün sayısı, gümrük işlemi sayısında artış var. Düşüş tamamen petrol ve diğer emtia fiyatlarıyla ilgili.

Madeni yağlara baktığımız da aynı tablo mu var?

Bu sorunuzu bir rakamla açıklayayım. Madeni yağların da içinde bulunduğu ihracat kalemi, Mart 2014 y ılında 356 milyon dolara yaklaşmıştı. Bu rakam, Mart 2015’te 332 milyona düştü, bu yılın aynı ayında ise 196 milyon dolar oldu. Ancak miktarsal artışa baktığımızda 2014-2016 arasında yüzde 20’lik artış var. Yani kimya sektörünün geneliyle benzer bir durumu burada da görüyoruz.

 width=

HERKESE KAÇAKÇI GÖZÜYLE BAKILIYOR

Sektörün ihracatı artıyor ancak şirketlerin aynı hızda büyümediğini görüyoruz. Bu durumu nasıl açıklayabiliriz?

Yaptığınız bu saptama, sektörün en önemli sorunu nedeniyle yaşanıyor. Biliyorsunuz mineral yağ sektörü, yakıt kaçakçılığıyla da mücadele eden bir sektör. Artık sokaktaki herkesin bile bildiği bir 10 Numara yağ sorunu var, bu da madeni yağların içindeki bir ürün. 10 Numara yağın, kaçak olarak yurda sokulması tüm mücadeleye karşın sürüyor. İşte bu mücadele nedeniyle tüm sektör zan altında bırakılıyor.

Devlet, kaçakla mücadele için bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerden ciddi teminatlar alıyor. Vergi dairelerinde yaşanan sorunlar, dahilde işleme belgelerinin kullanılamaması ve tüm sektörün “kaçakçı” gibi görülmesi gibi ciddi sorunlar var. Bu yaklaşım günlük hayata nasıl yansıyor, şirketler ne gibi zorluklarla karşılaşıyor?

Türkiye’nin dörtte üçü sularla çev rili, bu bir avantaj ancak ger iye kalan kara sınırımızın büyük bir bölümü güvenli değil. Nasreddin Hoca’nın türbesi gibi… Siz gümrük kapısından girmek isteyeni durdurup her tarafını ararken maalesef o sınırdan terör örgütüne bağlı olanlar, tankerlerle yapılan girişler hatta hayvan sırtında yapılan kaçakçılık var. İşte bu kaçak nedeniyle işlerini yasalara, yönetmeliklere uygun yapan şirketler haksız rekabete maruz kalıyor. Durum, devletin bu konudaki endişesi ve kararsızlığıyla birleşince büyük bir soru işareti oluşuyor. Yani kötü niyetlinin bertaraf edilmesi yerine, uzun yıllardır bu işi yapanlar, herhangi bir yasal sorun yaşamamış olanlar, kaçakçılarla aynı muameleye maruz kalıyor. Düşünün, 20 yıldır bu işi yapan, dededen, babadan miras kalan şirketlerle, yeni kurulmuş sektörde bilinen adıyla “aç-kapa” şirketlerle bir tutuluyor. Böyle güvenilir şirketlerin işlerini kolaylaştırmak, hatta kredi vermek gerekiyor, oysa bir ayrım yapılmıyor. Bunu gündeme getirdiğimizde gümrükler, “Bu konuda dikkatliyiz, kırmızı hatta düşme oranları çok düşük”  diyor ancak bizim tek sorunumuz gümrükler değil ki…

Diğer sorun nedir peki?

Bir diğer can yakan sorun vergidaireleri… Tüm devlet kademelerinde yaşanan sorun, vergi dairelerinde de karşımıza çıkıyor. Vergi daireleri, firmaların parasını vermek istemiyor, tuttuğu para kendi parasıymış gibi davranıyor. Artık iş o kadar ciddi bir noktaya geldi ki bazı bölgelerde bu işleri çözmek gittikçe zorlaşıyor. Hattabazı firmalardan duyduğumuz kadarıyla bazı vergi dairelerinde istenmeyen olaylar yaşanıyor. Bunları dile getirmek  hoş değil ama üzücü. Şirketler, bu tür muamelelerle karşılamamak adına bağlıolduğu vergi dairesini değiştirmek için taşınıyor, adreslerini değiştiriyorlar. Tüm işlemlerini yasalara uygun yapan, belgeleri eksiksiz olan bu tür şirketleri desteklemek yerine maalesef köstek olunuyor. Eğer ihracat bazlı bir büyüme istiyorsak bu sorunların çözülmesi gerekir. Ancak bu koşullarda hiçbir firma büyüyemez, satışlarını artıramaz.

 width=

SEKTÖR İTHALATTA ZORLANIYOR

Bir başka sorun da dahilde işleme konusunda yaşanıyor. Buradaki sıkıntıyı anlatabilir misiniz?

Şöyle örnek vereyim: TÜPRAŞ ya da yurt dışından madeni yağ alıyorsunuz ve bunu yurt içinde ambalajlayıp satmak istiyorsunuz. Karşınıza hemen TSE dikiliyor ve belge soruyor. TSE’den bir belge almanın bedeli, şirketin cirosuyla orantılı ve oldukça ciddi rakamlar. TSE, bir nevi şirkete ortak oluyor. Oysa aldığınız yağı, Bulgaristan ya da Yunanistan’da sınıra çok yakın bir yerde kuracağınız tesiste paketleyip getirdiğinizde kimse sizden TSE belgesi falan istemiyor. Böyle çifte standartlı bir davranış olmaz. Bu, şu anlama geliyor: Sen Türkiye’de yapma, yurtdışında yap bu işi, burada sat, nasılsa sıfır gümrük var. Bu anlamsız sorunu hala çözemedik. Yurt dışından ya da TÜPRAŞ’tan alınan ürün, zaten standartlara uygun üretiyor, istediğiniz zaman gelip denetleyin. İşte bu yaklaşım nedeniyle, yerli üretici ithalatçı konuma itiliyor.
Sıraladığınız bu üç sorunu herhalde Türkiye’de başka hiçbir sektör yaşamıyordur. Bu nedenle mi yerli üreticiler, sektör beklenen büyümeyi yapamıyor?

Büyüyemezler, isteseler de yapamazlar. Buna karşın Güneydoğu Anadolu’ya gidin, evlerin kapılarında tankerler var,yakıt bitince sınırı geçip orada doldurup getiren bir zihniyet, bir yandan da her şeyi kuralına göre oynayanlar var. Ayrım bu kadar net iken bu iki zihniyet bu ülkede yaşayabiliyor maalesef. Mineral ve madeni yağ üreticilerinin ensesinde bu haksız rekabet var… Dediğim gibi eğer vergi iadesindekigecikmeler engellenirse bu sektör, 2 yıl içinde 3 katına çıkar. Potansiyel ihracat şu anda firmaların vergisel yaptırımlardan dolayı yeterince hızlı değil. Yurtdışında markalaşmaya çalışanlar, frene basmak zorunda kalıyor. Devletin çok ağır kontrolü var, her adımda şirketler kendilerini onlarca belgeyle yeniden ispat etmek zorunda kalıyor. Bu, kendi üreticilerimize yaptığımız en büyük yanlışlardan biri.

Peki bu sorunlar nasıl aşılacak?

İKMİB olarak biz ve sektörün diğersivil toplum kuruluşları her fırsatta ilgili bürokratlara, bakanlara konuyu  anlatıyoruz. Vergi dairelerinde yaşanansorunları, gümrüklerdeki sıkıntıları Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’e anlattık. Bize “Kaçakla mücadele sürecek, bu nedenle bu yöntem de değişmeyecek” dedi. İşte burada madeni yağ sektörünün yapacağı en acil konu markalaşmak olmalı. Kendi markalarını oluşturarak hem yurtiçinde hem de çevre ülkelerde kendi ürünlerini bu marka altında satmaları gerekiyor. Bu konuda başlayan çalışmalar var, başarılı olduklarını görüyorum. Bu sayının artacağını düşünüyorum. Buradan güzel bir haber de vermek istiyorum. ABD’de Türk ticaret merkezleri kuruyoruz. Kimya sektörü olarak Chicago’da başlıyoruz ilk olarak, ABD ayağının yapılanmasını ben üstlendim. Bu da bizim için bir şans. Firmalarımız artık bu coğrafyada komşu ülkelerde dahil olmak üzere çok fazla şansları kalmadı gibi, bu nedenle alternatif pazarlara yönelmeleri gerekiyor.

 width=

Benzer Haberler

Kimya Teknoloji Merkezi ile Birlikte Türk Kimya Sektörü Süper Lige Çıkacak

Lubricant World

GüzelEnerji, 2024’te de Pazar Ortalamasının Üstünde Büyümeyi Hedefliyor

Lubricant World

TAYRAŞ Türk Mühendisleriyle Neler Başardı, Neler Başarmak İstiyor

Lubricant World