Madeni yağ, metal yüzeylerini ayırarak ince bir film oluşturur ve yapısındaki katık formülasyonu ile beraber yağlayıcılığa ek olarak temizlik, sızdırmazlık, sıcaklık iletimi, enerji iletimi, aşınma önleyici vb. özellikleriyle sistemin devamlılığını sağlar. Bu görevlerinden birini sağlayamadığı durumda arıza belirtileri baş gösterir ve nihayetinde istenmeyen duruşlara neden olur.
Sistemde kullanılan yağların yaklaşık yüzde 70’i* kontaminasyon sebebiyle görevini yerine getirememektedir. Sistem için tanımlanmamış her şey kontaminasyondur. Örneğin Demir (Fe) elementi dişlilerde bir hammaddedir, yağda bulunmaz; eğer bu element yağ içinde tespit edilirse aşınmadır. Aynı durum nem için de geçerlidir, yağın içerisinde bulunmaz; eğer tespit edilirse kontaminasyon kaynağıdır.
Kontaminasyon kaynaklarını katı, sıvı, yarı katı ve gaz şeklinde 4 ana grupta toplayabiliriz.
- Katı: Kirlilik (toz, kum), pas, aşınma materyalleri, conta parçacıkları, filtre fiberleri vb.
- Sıvı: Su, yakıt, yağ, antifriz, proses sıvısı, yanlış eklenen yağ vb.
- Yarı Katı: Gres, vernikleşme, kurum, mikrobiyal büyüme, yağ katık reaksiyonları vb.
- Gaz: Oksijen, nitrojen, proses gazları, trafo yağı yanıcı gazları (metan, etan, etilen, asetilen) vb.
Kontaminasyon kontrolü safhası, yağın sahaya geldiği andan itibaren başlar, depolama şartları ile yağın mevcut durumu korunur ve sisteme temiz aktarılması ile devam eder, ardından ise yağ analizi ile takip edilir. Eğer ilk başta mevcut durumu korunamaz, uygun olmayan depolama şartlarında muhafaza edilirse daha sisteminize eklemeden yağ bozulmaya başlar ve ilgili ekipmanın ömrünün ciddi şekilde kısalmasına neden olur. Örneğin sahaya yeni gelen bir varil yağı ele alalım. Bu yağı korunaksız olarak güneş ışığına, yağmura maruz bıraktığımız zaman, sıcaklık farklılıklarından dolayı yoğunlaşma ile birlikte nemi arttıracaktır ve yağın oksidasyon süreci başlayacaktır. Yüksek sıcaklıklar ile beraber varil kapağında esneme ile birlikte varil içerisine hava, toz vb. kontaminantlar da girerek yaşlanma sürecini başlatacaktır. Sonrasında bu yağ kirli bir aktarım aracı (huni, pet şişe vb.) ile sisteme aktarıldığı takdirde, kirlilik seviyesi artmaya devam edecektir. Buna ek olarak; ekipman kirli ortam şartlarında çalışıyor ve/veya hava filtrasyon önlemleri de yetersiz ise kirlilik seviyesi maksimum seviyeye çıkıp yağın bozulma süreci daha da hızlanacaktır. Bunun sonucunda da yetersiz yağlama sonucu yeterli yağ filmi oluşamayacak ve ekipmanda ciddi maliyetli arızalara yol açacaktır. Böyle durumlar ile karşılaşmamak için madeni yağın teknik bilgi sayfasında bulunan depolama şartlarına harfiyen uymak gerekmektedir.
Kontaminasyon ölçümünün takibi sistemlere göre farklılık göstermektedir. Hidrolik ve türbin yağlarında, katı partiküllerin ölçümü için “ISO 4406 Hydraulic fluid power — Fluids Method for coding the level of contamination by solid particles”, nem tayini için ASTM D 6304 ve aşınmalar için ise ASTM D5185 testlerini gerçekleştirerek, motor yağları için ise ASTM E 2412 testi ile yağ içerisindeki yakıt, kurum, su, oksidasyon, nitrasyon değerlerini ölçerek kontaminasyon seviyelerini takip edebilirsiniz.
Bunun sonucunda ise kontaminasyon kaynaklarının yerinde bertarafı sağlanarak, ekipmanınızın ömrünü uzatabilirsiniz ve yağ değişim periyotlarınızı optimize ederek atık maliyetlerinizi azaltabilirsiniz ve sonucunda en önemlisi sürdürülebilir çevre hedeflerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
*Kaynak: Lubrication Fundamentals D.M.Pirro / A.A. Wesson