Yağlama yağları, endüstrimizin ve günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır, dolayısıyla yağlar kullanılırken çevreye zarar verilmeden uygun yönetim sistemleri ile çevreyle uyumlu olarak yönetilmesi sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır. Yaşam döngüsü analizleri (YDA) ve atık hiyerarşisi, atık yağ oluşumunun önlenmesi, kaynağında en aza indirilmesi ve üretiminin kaçınılmaz olduğu durumlarda ise öncelikle geri kazanımı amacı ile rafine edilmesini zorunlu kılmaktadır. Rafinasyon prosesleri ile farklı özelliklere sahip baz yağların elde edilmesi mümkündür.
Kullanılmış madeni yağlar (atık yağlar), dünya üzerindeki en büyük sıvı tehlikeli atığı temsil etmektedir. Atık yağların toplanması ve yeniden rafine edilmesi, sıfır atık yaklaşımının gerçek bir örneğidir. Bu sayede, fosil kaynak tüketimi %87 oranında azaltılabilirken aynı zamanda iklim değişikliğine sebep olabilecek CO2 emisyonlarının oluşumu da %71 oranında önlenmiş olacaktır.
Rafinasyon (geri kazanım) için en uygun atık yağ türlerinin seçilmesinden, atık yağın toplanmasına, taşınmasına, seçilen geri kazanım yöntemine, ürünlerin pazarlanmasına ve geri kazanım sonucu oluşan atıkların değerlendirilmesine veya bertarafına kadar uzanan tüm aşamaların birbirini tamamlayan entegre bir işletme yönetimini oluşturması gerekir. Toplama ve taşıma masraflarının işletme giderlerine dâhil edilmesi sonucunda ortaya çıkan maliyetler yüksek olmakla birlikte, geri kazanım verimi ve ürün kalitesinin düşük olduğu tesislerde ekonomik açıdan kârlılıktan bahsedilmesi mümkün değildir.
Değerli okuyucular, madeni yağ yağ üreticileri, atık madeni yağ geri kazanımcıları, toplayıcılar, sektörün çok değerleri paydaşları; sektörümüzün önemli yayın organlarından biri olan “Madeni Yağ Dünyası” dergisinde “Madeni Yağın Hikâyesi” başlıklı köşe yazıları ile sizlerle birlikte olmaktan, bilgi ve deneyimlerimi paylaşmaktan onur ve mutluluk duyuyorum. Çevre kirliliğinin giderek yaşanmaz hale getirdiği ve kaynakların gün geçtikçe tükendiği dünyamızda sıfır atık ve döngüsel ekonomi geri dönüşüm tüm ülkelerin mutabık kaldığı bir konu olarak ilk sırada yer almaktadır. Sıfır atık prensibi doğrultusunda birçok politika oluşturulmakta ulusal ve uluslararası mevzuat ve protokoller hazırlanarak hayata geçirilmekte, çeşitli platformlarda yazılı görsel sunumlar ve organizasyonlarla tüm paydaşların katılımı ve destekleri ile konu gündemde tutularak devlet politikası olarak benimsenmektedir.
Ülkemizde oluşturulan politika ve mevzuatlar sayesinde; sıfır atık prensibi doğrultusunda döngüsel ekonomi ile katma değer sağlanması, kaynakların verimli kullanılması hedeflenerek birçok çalışma yapılmış olup yeni araştırmalar yapılmaya devam etmektedir. Tüm insanlık için çok önemli olan bu konuya yıllarını veren bir kişi olarak köşe yazıları ve görev bilinci ile farkındalık yaratmayı, eksikleri, sorunları, doğruları, yanlışları ve/veya doğru bilinen yanlışları dile getirerek konuyu gündemde tutmayı amaçlıyorum. Nazik davetleri ile bana bu fırsatı veren “Madeni Yağ Dünyası” Dergisi editörü Sn. Fatih Çavuşoğlu’na şükranlarımı sunarım.
Madeni Yağın Hikâyesi başlıklı köşe yazılarımla dilim döndüğünce madeni yağ ve atık madeni yağlarla ilgili önemli gördüğüm noktalarda bilgi paylaşımı yaparak yol göstermeye, faydalı olmaya, üretim, kullanım, geri kazanım, teknoloji, yasa dışı uygulamalar, çevresel etkiler, Türkiye ve dünyadaki uygulamalar ve yaşam döngüsü ile tekrar ekonomiye kazandırılması süreçlerine farklı bir bakış açısı ile yaklaşarak konuyu tüm yönleri ile ele almaya çalışacağım.