Atık yağlar, yüksek yağlayıcı içerikleri (%70 baz yağ, C18-C40), ekonomik önemleri ve artan miktarları (yaklaşık 250.000 ton / yıl) nedeniyle ülkemizde son yıllarda çok önemli bir ikincil ham madde kaynağı olarak ilgi görmeye başlamıştır.
Bununla birlikte her biri farklı tehlike (bozunmuş katkı paketleri, poliaromatik hidrokarbonlar, metal tozları ve diğer safsızlıklar) ve farklı problemlere sebep olan birçok atık yağ türü de (13 01 – Atık Hidrolik Yağlar, 13 02 – Atık Motor, Şanzıman ve Yağlama Yağları, 13 03 – Atık Yalıtım ve Isı İletim Yağları) söz konusu olduğundan, atık yağların yasal yönetimi çevresel açıdan kritik öneme sahiptir.
Atık yağlar uygun yönetilmedikleri taktirde, insan, hayvan ve bitkilere ciddi zarar veren çevresel sorunlara neden olabilmektedir. Örneğin 5 litre atık yağın uygun olmayan yani illegal (izinsiz) olarak yakılması sonucunda, 1 insanın 3 yıldan fazla ihtiyaç duyduğu eş değer hava kirletilebilirken, çevreye atılan her 1 litre atık yağ da 800.000 litre suyu kullanılamaz hale getirmektedir. Buna karşın atık yağların toplanarak düzenli depolama alanlarında bertaraf edilmesi yerine geri kazanılması durumunda ise 1 ton atık yağ başına ortalama 3,2 ton CO2 eşdeğeri CO2 emisyonundan tasarruf edilmesi mümkündür.
Bu kapsamda mevzuat kuralları; atık yağların doğru şekilde yönetilmesini, çevreyi kirletmesinin önlenmesini ve aynı zamanda hem ulusal bazda hem de Avrupa çapında sürdürülebilirlik açısından yüksek geri kazanım potansiyelinden yararlanılmasını amaçlamaktadır. Bu sebeple AB Atık Çerçeve Direktifi (2008/98/EC), atık yağların atık hiyerarşisine uygun şekilde yönetilmesi için önlemler alınmasını şart koşmaktadır.
Ülkemizde de 2019 yılında revize edilen Atık Yağlara ilişkin 30985 sayılı Yönetmeliğin ana eksenlerinden en önemlisi de AB Atık Çerçeve Direktifine uygun olarak, farklı geri kazanım (geri kazanım ve/veya geri dönüşüm) ve bertaraf seçenekleri arasında, atık yağların yeniden rafine edilmesine öncelik verilmesidir. Bu kapsamda AB Yeşil Mutabakatıyla (2020) birlikte hem AB hem de Türkiye mevzuatının etkin uygulanması, atık yağların yeniden rafine edilmesine öncelik veren döngüsel ekonomiye yönelik gerekli adımları hızlandırmıştır.
Genel olarak 3 litre atık yağdan 2 litre yeni baz yağ elde edilebilirken, ham petrol rafinasyonunda ise aynı miktarda yağ elde edilebilmesi için 140 litre ham petrole ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, atık yağlar sayısız kez tekrar rafine edilebildiğinden, bu durum onları döngüsel ekonominin de mükemmel bir örneği haline getirmiştir. Bundan dolayı, atık yağların yeniden rafine edilmesi, Türkiye ve AB’nin döngüsel ekonomi hedefleri doğrultusunda tehlikeli atıklar için güvenilir ve sürdürülebilir bir kapalı çevrim oluşturmuştur.
Döngüsel ekonomi ayrıca Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (Sustainable Development Goals – SDG) ulaşılması için umut vaat eden bir yaklaşımdır. Söz konusu hedeflerin 8, 9, 12 ve 13. maddeleri atık yağ yeniden rafinasyon tesisleri ile doğrudan ilişkilidir.
Rasyonel ve verimli kaynak kullanımının (SDG 8, 9, 12) 12) sağlanması ve iklim değişikliğini azaltacak (SDG 13) arıtma sistemleriyle çevre üzerindeki etkilerin önlenmesi mümkündür. Bu sayede, atık yağ yeniden rafinasyon tesisleri atık yağların sürdürülebilir ve güvenilir yönetimini destekleyecek ve modern pazar ihtiyaçları ile de mükemmel uyum gösterecektir.
Daha geniş bir perspektiften bakıldığında atık yağlar için günümüze kadar birçok politika ve kılavuzun yayımlandığı da görülmektedir. AB Parlamentosu, Şubat 2021’de daha sıkı geri dönüşüm kuralları ve bağlayıcı hedefler de dahil olmak üzere 2050 yılına kadar karbon nötr, çevresel olarak sürdürülebilir ve güvenilir bir döngüsel ekonomiye ulaşılması için ek önlemler talep eden yeni döngüsel ekonomi eylem planına ilişkin kararı kabul etmiştir.
Kaynakları mümkün olduğu kadar uzun süre ekonomik döngüde tutmayı amaçlayan Komisyon, atık yağların toplanmasını ve çevreye duyarlı rafinasyonunu sağlamak için en etkili önlemleri değerlendirmektedir. Bu nedenle, AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, döngüsel ekonomiye geçiş için kilit ürün değer zincirlerinden biri olarak atık yağlara işaret etmektedir. Buna bağlı olarak, değer zincirindeki tüm aktörlerin gerekli altyapıyı geliştirerek sürdürülebilirlik için artan gereksinimlere uyum sağlaması da gerekmektedir. Bu kapsamda hedeflenen amaçlara ulaşılması içinse yeniden rafinasyon tesislerine günümüzde daha fazla teşvik (her durumda mali olamayan) verilmesi gerekmektedir.