07/10/2024
Türkiye'den

Karbonca Zengin Atıklardan Yağlama Yağları Üretilebilir mi?

Her gün endüstriyel üretim ve günlük yaşamın bir parçası olarak; karbon açısından oldukça zengin atık sular, arıtma çamurları, lignoselülozik atıklar veya bitkisel atık yağlar güvenli bertarafları ve/veya geri kazanımları amacıyla atık su arıtma tesisleri, düzenli depolama alanları ya da farklı atık işleme tesislerine transfer edilmektedir.

Bu atıklar sahip oldukları karbon kaynaklı zengin organik yükler sebebiyle, yüksek enerji içeriğine sahip olmakla birlikte günümüze kadar tam anlamıyla kullanılamamış büyük bir kaynağı da temsil etmektedir. Bu sebeple 2010’lu yıllardan itibaren yenilikçi ürünlerin üretiminde fosil kaynaklar veya sınırlı doğal kaynaklar yerine bu atıkların birer ikame ham madde kaynağı olarak kullanımına yönelik çeşitli araştırma – geliştirme faaliyetleri hayata geçirilmiştir.

Bu çalışmaların amacı fiziksel / kimyasal endüstriyel prosesler yerine biyo-bazlı prosesler kullanılarak, atıklarda bulunan besi maddelerini kullanılabilen mikroorganizmalar vasıtasıyla değerli yapı taşlarının yani endüstriyel ham maddelerin üretilmesidir. Elde edilecek ham maddeler arasında ise özellikle yağ – gres üretiminde kullanılabilecek yüksek performanslı katkı maddeleri ve tek hücreli yağlar (uzun zincirli yağ asitleri vb.) gibi özel kimyasallar ve biopolimerler bulunmaktadır.

Bu ürünler ASTM D93 (200/245 oC) ve ASTM D92’ye (240/>260 oC) göre yüksek parlama noktası, ASTM D97’ye (-18/-42oC) göre düşük akma noktası, OECD 301’e (%70-90) göre yüksek biyobozunurluk, OECD 107’ye göre düşük biyobirikim ve OECD 201, 202, 203 ve 209’a göre toksik olmayan özellikler gösterebilmektedir.

Bu sebeple yağlayıcı ürünlerin üretiminde hem baz yağ hem de katkı maddesi olarak kullanıma uygundurlar. Üretilebilecek son ürünler ise metal-işlem, motor (5W-20, 5W-30), hidrolik, dişli, zincir ve kompresör yağları ile greslerdir. Proses sonucunda oluşabilecek yan ürünlerin de gübre, biyo-yakıt, sabun ve deterjan katkı maddesi olarak farklı endüstrilerde değerlendirilmesi mümkündür.

Sonuç olarak, gerçekleştirilen Yaşam Döngüsü Değerlendirmeleri (YDD) atıklardan üretilen biyo-bazlı moleküllerin, sahip olduğu CO2, NOx, SOx ve TDS gibi önemli çevresel etkiler ile sosyal etkiler açısından da kabul edilebilir ve çevresel açıdan sürdürülebilir olduğunu göstermektedir.

 width=

 width=

Benzer Haberler

Uluslararası enerji sektörü tüm paydaşlarıyla ICCI 2022 Enerji Fuarı ve Konferansı’nda

Lubricant World

Modern Çağın Siyah Altını Madeni Yağın Hikâyesi – IV

SÜT-D’den 18 Mart Küresel Geri Dönüşüm Günü’ne Özel Çağrı

Lubricant World